YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/455
KARAR NO : 2018/1041
KARAR TARİHİ : 19.02.2018
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 143 ada 11 parsel sayılı 26.399,65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla … adına; 149 ada 1 parsel sayılı 1.294.189,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir. Davacı …, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 143 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın teknik bilirkişiler … tarafından hazırlanan 12.06.2015 havale tarihli rapora ekli 2 nolu krokide (A) harfi ile gösterilen 2.267,81 metrekarelik bölümünün, taşınmazdan ifrazı ile davacı … adına tesciline, taşınmazın geriye kalan bölümünün tespit gibi tesciline, yine 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın aynı rapora ekli 1 nolu krokide (C) harfi ile gösterilen 992,97 metrekarelik bölümünün taşınmazdan ifrazı ile davacı … adına tesciline, taşınmazın geriye kalan bölümünün tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … temsilcisi, … vekili ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu 143 ada 11 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan 12.06.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü ile 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (C) harfi ile gösterilen bölümünün tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece dava konusu taşınmaz bölümleri başında 2 kez keşif yapılmış, keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazların önce davacının babası Edip tarafından, daha sonra davacı tarafından tarla ve çayır olarak kullanıldığını beyan etmişlerdir. İlk keşif sonrası ziraat bilirkişiden aldırılan raporlarda, davacı adına tesciline karar verilen (A) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin eğiminin %70-80 oranında olduğu, uzun yıllardan beri sürülmedikleri ve taşınmazlarda çayır otundan başka bir ürün yetiştirilmediği, taşınmazların mera niteliğinde bulunduğu belirtilmiş; ikinci keşif sonrası ziraat bilirkişiden aldırılan raporda ise (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün uzun yıllardır kullanılması neticesinde toprak yapısının oturduğu, eğiminin % 10-40 oranında olduğu, zemininde güçlü bir çayır florasının bulunduğu, (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise eğiminin %15-20 oranında olduğu, taşınmaz bölümünün uzun yıllardır kullanılması neticesinde toprak yapısının oturduğu, taşınmazda mera bitki örtüsü bulunmadığı belirtilmiş olmasına rağmen ziraat bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmemiş, mera olarak sınırlandırılmış bulunan 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen bölümü ile taşınmazın geriye kalan bölümü arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı araştırılmamış, taşınmaz bölümlerinin niteliğinin belirlenmesi amacıyla hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; öncelikle, dava konusu taşınmazların tespit tarihi olan 2009 yılından, 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler (komşu köylerden ve dava konusu taşınmazların bulunduğu köyden), taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, 143 ada 11 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün sınırında bulunan 143 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı; ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak niteliğinde olup olmadığını, özellikle 143 ada 11 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüyle, taşınmazın geri kalan bölümü ve aynı taşınmaz bölümüyle, mera olarak sınırlandırılmış olan komşu 143 ada 2 parsel sayılı taşınmaz arasında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını belirtir, toprak yapısını mukayese eder nitelikte, yine 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen bölümüyle, taşınmazın geri kalan bölümü arasında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını belirtir, toprak yapısını mukayese eder nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş, özellikle komşu taşınmazlar ile aralarındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, mera, yaylak veya kışlak vasfı taşıyıp taşımadıklarını belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, meralar tescile tabi olmayıp 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesi hükmü uyarınca sınırlandırmaya tabi bulunduğu göz önüne alınarak, dava konusu 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen bölümü dışında kalan bölümünün mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar vermek gerekirken, “tespit gibi tesciline” karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı … Belediye Başkanlığına ve davalı …’na iadesine, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.