Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/426 E. 2020/5995 K. 01.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/426
KARAR NO : 2020/5995
KARAR TARİHİ : 01.12.2020

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Yargıtay bozma ilamında özetle; “Her ne kadar mahkemece taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, taşınmazın etrafında eylemli olarak mera parseli bulunmadığı gibi bu hususta keşifte dinlenen yerel bilirkişinin soyut beyanlarına itibar edilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek, Mahkemece, üç ziraat, fen ve jeoloji bilirkişilerinden oluşan bilirkişi heyeti ile mahallinde yeniden usulüne uygun şekilde keşif yapılarak ve kadastro çalışmalarının 1973 yılında yapıldığı da gözetilerek taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, imar-ihya edilip edilmediği, tarım arazisi niteliğinde ise ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihte başladığı, taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı hususlarının denetime elverişli ve fotoğraflarla desteklenmiş bilirkişi raporları ile aydınlatılması ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfı ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğinde olup, davaya konu taşınmazın hukuki durumunun tespit tarihi olan 13.11.1973 tarihi esas alınarak belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Bozma ilamı öncesinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerden …, davalıların murisi olan tespit maliki İsa Bahar’ın çekişmeli taşınmazı tespit tarihi öncesinde 40-50 yıl süreyle eklemeli zilyetlik ile nizasız ve fasılasız olarak kullandığını belirtmiş; bozmadan sonra dinlenen mahalli bilirkişiler de taşınmazın İsa Bahar’a atalarından kaldığını ve tespit tarihine kadar mülkiyeti kazandırıcı zilyetlik süresinin geçtiğini ifade etmişlerdir. Mahkemece, söz konusu mahalli bilirkişi beyanlarının doğruluğunu belirlemenin en iyi yolu hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış ve tespitten çok uzun zaman sonra yapılan keşifteki bulgulara dayalı olarak hazırlanan ziraatçi bilirkişi raporuna değer verilerek karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, dava konusu taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihi olan 1973 yılından 15-20-25 yıl öncesine) bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, üzerinde ne şekilde tasarruf edildiğini, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, edilmiş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını ve taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.