Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/3726 E. 2020/6002 K. 01.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3726
KARAR NO : 2020/6002
KARAR TARİHİ : 01.12.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sonucu, … İli … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 276 ada 1 parsel sayılı 201,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, arsa vasfıyla davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, miras yoluyla gelen hakka ve taksim iddiasına dayanarak, taksimen yol olarak ayrılmasına karar verilen kısmın davalılarca işgal edildiğini ileri sürerek, işgal edilen bu bölümlerin tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 276 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 13.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 53,27 metrekare yüzölçümündeki bölümün tapu kayıtlarının iptali ile özel yol olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu taşınmazın taraflar arasında yapılan rızai taksime göre özel yol olarak bırakıldığı yönündeki davacı iddialarının yapılan keşifte alınan beyanlara göre sübut bulduğu ve taraflara ait özel yolun tapuya tescil olanağının bulunduğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, davaya konu taşınmazın taraflarca hangi tarihte ne şekilde taksim edildiği, taksim sırasında temyize konu taşınmazın yol olarak bırakılmasının kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı, taşınmazların batısında bulunan yolun taksim anlaşmasından önce zeminde var olup olmadığı, aksi takdirde hangi tarihte açıldığı hususlarında keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları yeterli olmadığı gibi, taşınmazların batısında yol bulunmasına rağmen tarafların hangi gerekçeyle ilgili taşınmaz bölümlerinin yol olarak ayrılmasına karar verdiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, ispat külfetinin davacıda olduğu dikkate alınarak 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi ile düzenlenen davayı aydınlatma ödevi kapsamında dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında görev almış tespit bilirkişileri belirlendikten sonra tüm tespit bilirkişileri, yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, ne şekilde hangi tarihte taksim edildiği, taksim sırasında batıda yer alan yolun bulunup bulunmadığı, taksime tüm tarafların katılıp katılmadığı sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.