Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/260 E. 2018/1039 K. 19.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/260
KARAR NO : 2018/1039
KARAR TARİHİ : 19.02.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda … Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 5 parsel sayılı 8.688,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği uyarınca tarla vasfıyla … Köyü adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. … davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, dava konusu 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yerel bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda nizalı 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı …, nizalı 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını ve adına kayıtlı bulunan 101 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak kullandığını, nizalı taşınmazın ise bir bütün olarak kullandığı taşınmazın koruluk kısmı olduğunu iddia ederek dava açmıştır. Mahkemece mahallinde dinlenen yerel bilirkişi …, davacının nizalı taşınmazı …’dan satın aldığını, taşınmazın tarla vasfında olduğunu beyan etmiş; davacı tanığı …, nizalı 101 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile aynı ada 4 parselin öncesinde bir bütün olduğunu, taşınmazların tamamını davacıya 15 yıl önce sattığını, nizalı taşınmazın yanlışlıkla davalı adına tespit edilmiş olabileceğini beyan etmiş; yine davacı tanıkları … ve …, davacının nizalı taşınmazı Bayram’dan satın aldığını, tek parça halinde kullandığını beyan etmişlerdir. Ziraat bilirkişi raporunda; nizalı taşınmazın halihazırda meşelik, çalılık ve makilik durumda olduğu, bir takım ıslah tedbirleri (taşların temizlenmesi, üzerindeki çalıların, ağaççıkların temizlenmesi, tesviye, toprak işleme vs.) uygulanarak tarım yapılabilme imkanına kavuşturulabileceği, taşınmazın yöreye adapte olmuş ve tarımı yapılan bitkilerin münavebesine uygun olmayıp üzerinde tarım yapıldığı takdirde dahi yöre ortalamasında ürün elde etmenin mümkün görünmediği belirtilmiştir. Her ne kadar yerel bilirkişi ve davacı tanıkları tarafından taşınmazın davacı tarafça kullanıldığı beyan edilmiş ise de; dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere taşınmazın imar – ihyasının tamamlanmadığı ve üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.