Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/1592 E. 2020/3988 K. 05.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1592
KARAR NO : 2020/3988
KARAR TARİHİ : 05.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığı açıklanarak, kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten 20 yıl öncesini 5’er yıllık periyotlar halinde (15-20-25 yıl öncesine ait) tespit gününe kadar gösterecek şekilde 3 farklı tarihe ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 ziraat mühendisi ile fotogrametri ve harita mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılması, taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, davacı tarafça taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğe ara verilmesinin sebebi ve süresi gibi hususların etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; taşınmazın öncesinin davacının babasına ait olması halinde davacının aktif dava ehliyetinin ne şekilde oluştuğu üzerinde durması; çekişme konusu taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması, dava konusu edilen bu yerin 2008 tarihinden 20 yıl önceki ve hali hazırdaki niteliğinin, konumunun, bitki örtüsünün, taşınmaz üzerinde tespit gününe kadar tarım arazisi niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin var olup olmadığının, var ise ne zaman başlayıp ne süre devam ettiğinin belirlenmesi yönünden fotogrametri uzmanı bilirkişilerden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereskop aleti ile inceleme yapılmak suretiyle raporlar alınması; davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun anlaşılması olması halinde, taşınmazın 5-10 yıldır kullanılmadığına ilişkin beyanlar tartışılıp, kadastro tespit tarihinde zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığının, başka bir ifade ile davacı yararına 3402 sayılı Kanun’nun 14. maddesinde de öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi; tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünde davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesinde düzenlenen zilyetlikle taşınmaz edinme koşularının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin eksiksiz olarak yerine getirilmesi zaruridir. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında; kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından önceki üç ayrı evreye ilişkin hava fotoğrafları getirtilip üzerinde inceleme yapılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, konumunun, bitki örtüsünün, taşınmaz üzerinde tespit gününe kadar tarım arazisi niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin var olup olmadığının, var ise ne zaman başlayıp ne süre devam ettiğinin belirlenmesi yönünden alanında uzman fotogrametri uzmanı bilirkişiden rapor alınması belirtildiği halde, belirtilen hususlar hakkında rapor aldırılmamış; davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti kapsamında, çekişmeli taşınmazın babasından davacıya ne şekilde intikal ettiği açıklattırılıp, bu hususta mahalli bilirkişi ve tanıkların bilgisine başvurulmadığı gibi, mahalli bilirkişiler, taşınmazın ne süredir kullanılmadığı ve davacı tarafça taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğe ara verilmesinin sebebi ve süresi hususlarında bilgilerinin olmadığını beyan etmelerine rağmen, bu konuda sadece davacı tanığı Muharrem Arseven’in beyanları esas alınarak hüküm kurulması cihetitine gidilmiş olup, bu haliyle bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden söz edilemez. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten 20 yıl öncesini 5’er yıllık periyotlar halinde (15-20-25 yıl öncesine ait) tespit gününe kadar gösterecek şekilde 3 farklı tarihe ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile 3 ziraat mühendisi ve fotogrametri ve harita mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulunun katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, davacı tarafça taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğe hangi nedenle ve ne kadar süreyle ara verildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; taşınmazın öncesi itibariyle davacının babasına ait olduğunun anlaşılması halinde, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, bu kapsamda çekişmeli taşınmazın babasından kendisine ne şekilde intikal ettiği davacıya açıklattırılmalı ve bu konuda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulmalı; çekişme konusu taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmak suretiyle bu yerin 2008 tarihinden 20 yıl önceki ve hali hazırdaki niteliğinin, konumunun, bitki örtüsünün, taşınmaz üzerinde tespit gününe kadar tarım arazisi niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin var olup olmadığının, mevcut ise ne zaman başlayıp ne süre devam ettiğinin belirlenmesi amacıyla, fotogrametri uzmanı bilirkişisinden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereskop aleti ile inceleme yaptırılarak rapor alınmalı; davacının aktif dava ehliyetinin, taşınmazın 5-10 yıldır kullanılmadığına ilişkin beyanlar tartışılıp, kadastro tespit tarihinde zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığının, başka bir ifade ile davacı yararına 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesinde de öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine çalışılmalı; dinlenen tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.