Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/1467 E. 2020/4988 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1467
KARAR NO : 2020/4988
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davacıların iddialarına konu fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın ne kadar bölümünün idari yoldan Hazine adına oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı, ne kadar bölümünün ise kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz içerisinde kaldığının belirlenmesi, tescil harici bölümde kalan kısma ilişkin davanın tescil davası olduğunun göz önünde bulundurulması, karar tarihinden önce 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yasal hasım haline gelen … ve taşınmazın bulunduğu ilçe Belediye Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınması; taraf teşkili sağlandığı taktirde işin esasına girilip, yasal ilanlar yapıldıktan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 1103 parsel sayılı taşınmazın 10.03.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 3.168,19 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile hükümde belirtilen pay oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 526,03 ve (C) harfiyle gösterilen 230,78 metrekarelik bölümlerin hükümde belirtilen pay oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili, davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümlerinin, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılma sebebi ve tarihi araştırılmamış; bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış; çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazların tutanak ve dayanakları getirtilmek suretiyle bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerektiği üzerinde durulmamış; taşınmazların nitelik itibariyle zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının tespiti yönünden soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile taşınmazın kullanım durumunu ve toprak yapısını açıklama bakımından yetersiz, denetime elverişli olmayan tek ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora dayanılarak karar verildiği gibi, TMK’nın 713/4-5. fıkraları gereğince yapılması gereken yasal ilanlar da, keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre yapılmamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmayıp, bozma ilamı gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden söz edilemez. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın hangi tarihte ve hangi sebeple tescil harici bırakıldığı hususu Kadastro Müdürlüğünden sorularak belirlenmeli, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait hava fotoğrafları bulunup bulunmadığı ilgili yerlerden sorulmalı, mevcut ise en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları dosya arasına getirtilmeli, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip dosya arasına konulmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeolog bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişisi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulundukları, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandıkları, imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri, imar-ihyaya konu edilmiş iseler ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait oldukları ve kimden nasıl intikal ettikleri etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; jeoloji mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazların çayır olarak kullanıldıkları dikkate alınarak, taban suyu da tespit edilmek suretiyle taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, muhtaç yerlerden iseler imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı olarak değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesi istenilmeli; teknik bilirkişiye ise keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir şekilde krokili rapor düzenlettirilmeli; bir yerin tarım arazisi niteliğinde “Çayır” olarak kabul edilebilmesi için, taban suyu yüksek ve teknik anlamda tarif edilen çayır otlarının yetiştiği arazilerden olması gerektiği, biçenek niteliğinde olmayıp gelişi güzel, çeşitli boylarda ve kendiliğinden yetişen yabani otları hayvanlarına yedirmenin de ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği göz önünde bulundurulmalı, tescil davasına konu bölümler yönünden keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince yapılması gerekli yasal ilanlar da yaptırılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.