Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/1410 E. 2019/3062 K. 24.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1410
KARAR NO : 2019/3062
KARAR TARİHİ : 24.04.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … İlçesi Bayındır Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 127 ada 9,13, 137 ada 2, 4 ve 6 parsel sayılı 4.638.40, 310.02, 210.35, 13.979,68 ve 9.241,10 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, davalılardan … adına; 122 ada 2, 137 ada 9, 141 ada 19 ve 212 ada 8 parsel sayılı 1.201.81, 3.029.72, 3.029.72, 1.760,05 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, davalı … adına; 137 ada 5, 141 ada 20 ve 21 parsel sayılı 10.063.84, 1.587,56 ve 1.229,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise … adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, dava konusu 127 ada 13, 137 ada 4 ve 141 ada 19 parseller yönünden tapu kaydına, çekişmeli diğer taşınmazlar yönünden ise miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; 127 ada 9 ve 13 parsel, 137 ada 2, 4, 6 parselde … adına; aynı yerde 122 ada 2 parsel, 137 ada 9 parsel, 141 ada 19 parsel, 212 ada 8 parselde … adına; 137 ada 5, 141 ada 20, 21 parselde … adına kayıtlı taşınmazların, davacının veraset ilamında gösterilen 3/32 hissesi oranında tapusunun iptali ile davacı adına belirtilen oranda tapuya kayıt ve tesciline, bakiye hisselerin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davaya konu taşınmazların tarafların babaları olan ve on yıl önce vefat eden …’ten taraflara kalan taşınmazlar olduğu muris …’in söz konusu taşınmazları ölmeden önceye kadar nizasız fasılasız zilyetliği elinde bulunmak şartıyla kullandığı; tarafların, murisleri öldükten sonra taşınmazları kullanmaya başladıklarını bildirdikleri, dolayısıyla taraflar arasında fiili taksim durumunun bulunmadığı ve davacının dava açtıktan sonra ölmesi ile mirasçıları olan dahili davacılarında taşınmazlarda miras hissesi oranında pay sahibi bulundukları gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı taraf, çekişmeli taşınmazların tarafların ortak murisi …’ten kaldığı ve terekenin taksim edilmediği iddiasıyla dava açmış; davalı taraf ise, murisin sağlığında taşınmazları paylaştırdığını ve davacıya dava konusu edilmeyen 204 ada 3 ve 4 parseller ile 167 ada 5 parselin verildiğini, davacının kendisine verilen yerlerden 204 ada 3 ve 4 parselleri…’e; 167 ada 5 parseli ise …’ya sattığını, bu nedenle dava konusu taşınmazlarda davacının miras yoluyla gelen bir hakkının bulunmadığını savunmuşlar ve 01.05.1978 tarihli ve 05.03.1967 tarihli satış senetleri ile 30.07.1969 tarih 14 ve 19.04.1979 tarih ve 163 nolu tapu kayıtlarına dayanmışlardır.
Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlarla ilgisinin olmadığını, çekişmeli taşınmazların tarafların babaları …’ten kaldığını ve ölümüne kadar onun tarafından kullanıldığını, taraflarının kullanımının ise babaları Nazım’ın ölümünden sonra başladığını, davacı …’e babası tarafından …mevkiinden bağış suretiyle yer verildiğini ve davacının da bu yeri sattığını genel olarak ifade etmişler, ancak mahkemece davalıların tutundukları tapu kayıtları tesislerinden itibaren tedavülleriyle birlikte getirtilip çekişmeli taşınmazlara uygulanarak kapsamları tayin edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin kadastro tutanakları ve varsa tespitlerine esas tüm kayıt ve belgeler (tapu kaydı, varsa tescil ilamı ve krokisi, vergi kaydi vs.) dosyaya getirtilmeli ve bundan sonra yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilikişisinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, davalı tarafın dayandığı tespite esas tapu kayıtları ihdaslarından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup, 3402 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yerel bilirkişilerin yardımıyla ve fen bilirkişi eliyle yöntemince uygulanmalı ve bu şekilde tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı ve kapsamının neresi olduğu belirlenmeye çalışılmalı, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için HMK’nın 31. madde uyarınca taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye dayanak tapu kayıtlarının ve varsa haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir harita düzenlettirilmeli, şayet davalıların tutunduğu tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığı belirlenir ise tapusuz taşınmazların devrinin menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetlik devrinin de zorunlu olduğu ve somut olayda murisin sağlığında zilyetlik devredilmediğinin mahalli bilirkişi ve tanıklarca ifade edildiği de dikkate alınarak, murisin ölümünden sonra sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğu düşünülmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.