Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/13 E. 2021/4143 K. 28.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13
KARAR NO : 2021/4143
KARAR TARİHİ : 28.04.2021

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, … İlçesi …/… Köyü çalışma alanında bulunan 141 ada 88 parsel sayılı 1.236,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve vergi kaydı nedeniyle davacı … adına; 141 ada 89 parsel sayılı 4.465,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar … ve müşterekleri adına payları oranında tespit edilmiştir. Davacı Hazine, 141 ada 89 parsel sayılı taşınmazın dayanak vergi kaydının miktar fazlasının Hazine adına tescili istemiyle; davacı … ise, adına tespit edilen komşu 88 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün dayanak tapu kayıt miktarından eksik tespit edildiğini ve eksikliğin dava konusu 89 parsel sayılı taşınmazda kaldığını ileri sürerek, söz konusu eksikliğin adına tescili istemiyle, ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek ve usule ilişkin bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, davacı Hazine davasının reddine; davacı … davasının kabulüne, çekişmeli 141 ada 89 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi tarafından hazırlanan 23.02.2017 tarihli ek rapor ve eki haritada (A) harfiyle gösterilen 1.519,47 metrekare yüzölçümündeki bölümünün ifrazı ile 141 ada 88 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine, 141 ada 88 parsel sayılı taşınmazın 2756 metrekare yüzölçümü ile davacı … adına, aynı rapor ve eki haritada 141 ada 89 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 2.946,45 metrekare yüzölçümü ile hüküm yerinde gösterilen miras payları oranında davalı … ve arkadaşları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı … ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı …’nun adına kayıtlı olan komşu 141 ada 88 parsel sayılı taşınmazın dayanağı tapu kaydının 2756 metrekare olduğu, ilk tesis kaydının miktarının 6 dönüm olduğu, davalılara ait 141 ada 89 parsel sayılı taşınmazın dayanağı vergi kaydının ise 3500 metrekare yüzölçümünde olduğu, tapu kaydının vergi kaydına göre üstün hak bahşettiği, davacı Hazinenin 3402 sayılı Yasa’nın 20/c maddesine dayalı olarak 141 ada 89 parsel sayılı taşınmaza açtığı davada birleşen davanın kabulünden sonra vergi kaydı miktar fazlasının bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; yöntemine uygun şekilde tapu kaydı uygulaması yapılmamış, çekişmeli taşınmazı çevreleyen komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilerek, tapu kaydı uygulamasında bu kayıtlardan yararlanılmamış, tapu kaydının tedavülü olan 12.02.1974 tarih ve 31 sıra numaralı tapu kaydı, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin izale-i şuyu davasında davacının murisi … … adına 2756 metrekare miktarıyla tescil edilmiş olmasına rağmen, söz konusu dava dosyası bulunamamış ise de haritası araştırılıp yöntemince uygulanmamış ve çekişmeli taşınmazın, davacı …’nun dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeksizin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı …’nun dayandığı 30.07.1999 tarih ve 11 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20.10.1965 tarih ve 1962/26 Esas ve 1965/26 Karar izale-i şuyu dava dosyasının plan, harita ve krokisi, ifraz görmüş olduğundan ifraz haritası ve tüm oluşum belgeleri, revizyon gördüğü 141 ada 89 parsel sayılı taşınmaz ile bu taşınmaza komşu taşınmazları da bir arada gösterecek birleşik harita getirtilip dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; yapılacak bu keşifte, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca davacının dayandığı tapu kaydının haritası mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtların kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli; tapu kaydının haritasının bulunmaması ya da uygulama kabiliyetinin olmaması halinde, kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının, kök tapu kaydının içinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli; davacının dayandığı tapu kaydının kök kaydı uygulanarak kök tapu kaydı ve sonrasında tüm ifraz tapu kayıtlarının kapsamları okunup, kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazın tasarrufu hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden, tapu kaydının revizyon gördüğü 141 ada 89 parsel sayılı taşınmazın da dikkate alındığı, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlendiği, kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kaydının sınır denetiminin yapıldığı ve kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı ve böylelikle taşınmazın tümünün ya da bir kısmının tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız tespit edilmeli; çekişmeli taşınmazın tamamen ya da kısmen tapu kaydı kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı belirlenmeli ve yöntemince zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandır ve ne sıfatla zilyet edildiği, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında çelişki doğması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesine çalışılmalı ve bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlik hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.