Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/778 E. 2020/2999 K. 14.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/778
KARAR NO : 2020/2999
KARAR TARİHİ : 14.09.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Çekişmeli 419, 420, 421 ve 425 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine; Fen bilirkişi raporunda (B), (D), (H) ve (J) harfleri ile gösterilen tescil harici bölümlere yönelik dava yönünden ise çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgeye ait mera tahsis kayıtlarının bulunup bulunmadığının İl ve İlçe Özel İdare Müdürlüğü ile Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden sorulması, varsa tahsisli mera kayıtları ile haritalarının getirtilmesi, dava konusu bölümlere komşu parsellere ait kadastro tutanak ve eklerinin ve ayrıca 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulması ve ardından taşınmaz başında fen bilirkişi ve daha önceki keşifte görev almamış bir ziraat mühendisi, komşu köylerden belirlenecek yaşlı, yansız yerel bilirkişi ve tanıkların katılımıyla yeniden keşif yapılması ve sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının, miras bırakanlarının maliki (dede-baba) olduğu taşınmazların bir kısmının, hakları olmadığı halde davalılar adına kaydedildiğini, bir kısmının ise tescilinin sağlanabilmesi amacı ile kazandırıcı eklemeli zilyetliğe dayanarak tescile karar verilmesini talep ettiği, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bir terekede mirasçılardan birinin tapu kaydının iptali ve tescili veya tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olarak sadece kendi adına talepte bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece terekeye tabi taşınmazlar üzerinde zilyet olan mirasçıların zilyetlik yolu ile taşınmaz kazanmalarının mümkün bulunmadığı kuşkusuz olup bu husus mahkemeninde kabulündedir. Ne var ki davacı, çekişmeli taşınmazın öncesinin dedesine ve babasına ait olduğunu, onlardan kendisine intikal ettiğini iddia ederek kendi adına tescili istemiyle dava açmış ise de, dedesinden babasına ondan da kendisine intikal şekli konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamış olduğu halde mahkemece taşınmaz bölümünün davacıya ne şekilde intikal ettiği, taşınmazın dava tarihi itibari ile tereke malı niteliğinde olup olmadığı sorularak açıklığa kavuşturulmadan karar verilmiş olması nedeniyle varılan sonucun yerinde olup olmadığı anlaşılmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, öncelikle davacıya çekişmeli taşınmazın dedesinden babasına ve ondan da kendisine ne şekilde intikal ettiği sorulup açıklattırılmalı; suretiyle satış, bağış, paylaştırma ve benzeri bir hukuki işlem neticesinde intikal ettiği ya da murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde taşınmazın kendisine isabet ettiğini iddia etmesi halinde, bu konunun ispatı açısından kendisine delil bildirme imkanı tanınmalı; bildirmesi halinde delilleri toplanıp değerlendirilerek çekişmeli taşınmaz bölümünde lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazın davacının babası Hümmet Mete tarafından uzun yıllar kullanıldıktan sonra 1982 yılında ölümü ile mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde davacıya isabet ettiği yönündeki beyanlarına hangi sebeple itibar edilmediğinin gerekçede tartışılmamış olması dahi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.