Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/5959 E. 2021/4629 K. 02.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5959
KARAR NO : 2021/4629
KARAR TARİHİ : 02.06.2021

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 410 parsel sayılı 50.625,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle … oğlu … ile … ve paydaşları adına payları oranında tespit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen davacı …, revizyon gören tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, “Önceki kararın tespit maliklerine usulüne uygun tebligat yapılmaksızın kesinleştirildiği, bu nedenle kesinleştirme işleminin hukuken kıymetinin bulunmadığı belirtilerek, taraf teşkili sağlanmaksızın esas hakkında hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gibi, çekişmeli taşınmazın 4/8 payının tespit maliki olmayan ve davaya katılma talebi bulunmayan … oğlu … adına tescilinin dahi isabetsiz olduğuna” değinilen Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddi ile, dava konusu 410 parsel sayılı taşınmazın 29.02.2000 tarihli bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen toplam 11.970 metrekare yüzölçümündeki bölümünün son parsel numarası verilerek, hüküm yerinde gösterilen payları oranında davalı … ve müşterekleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin arkeolojik sit haritasının dışında kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki, çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti tapu kaydına dayalı olarak yapılmış olup, tapu kayıtları mülkiyet belgesi hükmündedir. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Dair Kanunu’nun 11. maddesinde 30.05.2007 tarih ve 5663 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile yapılan değişikliğe göre kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yolu ile iktisap edilemeyeceği öngörülmüştür. Bu kanun kapsamında tapulu taşınmazlar yönünden önleyici bir hüküm bulunmamakta olup, taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalması halinde kayda değer verileceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece davacı …’nin revizyon gören tapu kaydının kapsamı itibariyle çekişmeli taşınmazı kapsamadığına dair iddiası yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmamış, tapu kaydının tesis ve tedavülleri araştırılmadığı gibi, keşifte bu tapu kaydı uygulanmamış; var ise kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmamış; yalnızca sit haritası uygulanmak suretiyle karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, taraf tanıkları, fen ve ziraat bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, keşifte çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tedavülleriyle birlikte sınırları okunarak yerel bilirkişilere sorulmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, kaydın sınırları itibarı ile değişebilir olup olmadığı üzerinde durulmalı fen bilirkişisi ve arkeolog bilirkişiden sit haritasını kadastro paftası ile çakıştıracak şekilde düzenleyecekleri keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli rapora ekli haritada kayıt kapsamının sabit sınırlardan başlanarak miktarı ile belirlemeleri istenmeli; tapu kaydının, kapsadığı alanlar yönünden mülkiyet belgesi olduğu göz önünde bulundurulmalı, kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümlerinden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda taşınmazın öncesinin kime ait olduğu kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı ayrı ayrı bilgi alınmalı, öncesi itibarı ile zilyetlikle iktisaba elverişli olmayan yerler ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetlikle edinilemeyeceği göz önünde bulundurulmalı, taşınmazın niteliği ve sürdürülen zilyetliğin şekli yönünden uzman ziraatçi bilirkişiden ayrıntılı, bilimsel verilere dayalı komşu taşınmazlarla karşılaştırılmalı ve ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de kadastro hakimi taşınmazın tamamı yönünden infaz edilebilir ve sicil oluşturacak hüküm kurmakla yükümlü olduğu halde çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümleri dışında kalan kısımları yönünden adına tescil edileceğine ilişkin infazı kabil hüküm kurulmaması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.