Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/588 E. 2021/2341 K. 11.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/588
KARAR NO : 2021/2341
KARAR TARİHİ : 11.03.2021

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Tüm dosya kapsamından, dava konusu 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporu ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölümünün öncesinin 3. kişi …’e ait olduğu, … tarafından miras bırakan …’ın ölümünden önce 11.09.1989 tarihli anlaşma senedi ile zilyetliğin davalı …’a devredildiği anlaşıldığından, davacıların bu bölüme ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davalılar … ve …’ın temyiz itirazlarının değerlendirilmesinde ise; tespit bilirkişilerinin ancak tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tanık sıfatıyla dinlenebileceği, kadastro tutanağında tespit bilirkişisi olarak dinlenilen kişilerin keşif sırasında yerel bilirkişi olarak dinlenilmiş olmasının ve yansız mahalli bilirkişi dinlemek sureti ile beyan alınmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, keşif sırasında davalı tanığı olarak dinlenen … mirasçıları … ve …’nun, miras bırakanın sağlığında bağışlayarak mülkiyeti devir kastı ile zilyetliğini devretmek sureti ile davalılara taşınmaz verip vermediği, vermiş ise verilen taşınmazların hangileri olduğu konusunda ayrıntılı beyanlarının alınmadığı, tespit bilirkişilerinin tutanağın edinme bölümünden anlaşılacağı üzere 22.11.1965 tarihli hibe senedi ile taşınmazların … ve … ’a bağışlandığını beyan etmelerine rağmen, keşif sırasında bu senetten haberlerinin olmadığını, babalarının senet ile yer devrettiğine ilişkin bilgilerinin olmadığı yönündeki tespite aykırı beyanları üzerinde de durulmadığı belirtilerek, Mahkemece taşınmazların başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve önceki günlü keşifte tanık olarak dinlenen mirasçılar … ve … ile tespit bilirkişilerinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tanıklardan, miras bırakanın sağlığında davalılara bağış sureti ile mülkiyeti devri kastı ile zilyetliğini de devretmek sureti ile yer verip vermediği hususlarının sorulması, vermiş ise bu yerlerin belirlenmesi ve bu bölümlerin hangi tarihten beri ve kim tarafından kullanıldığı hususlarının maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasında çelişki doğması halinde yüzleştirme yapılmak sureti ile çelişkinin giderilmesi, teknik bilirkişiden, keşfi ve uygulamayı gösterecek şekilde ayrıntılı rapor alınması, ayrıca temyiz dilekçesinde davalılar vekili tarafından … mirasçılarının bir kısmının payının da satın alındığı ileri sürüldüğü ve buna ilişkin senetler sunulduğuna göre, dava konusu taşınmazlar içerisinde senetlerde geçen ve miras bırakan …’ın terekesine dahil taşınmazların bulunduğunun anlaşılması halinde pay satışı üzerinde de durulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 139 ada 2, 6, 9 parseller ile 129 ada 30 parsele yönelik davanın reddine, bu taşınmazların tespit gibi tescillerine, 130 ada 38 ve 151 ada 15 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın kabulüne, dava konusu 130 ada 38 ve 151 ada 15 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile payları oranında …, … ve … ile … mirasçısı … mirasçıları davacı …, müdahil … ve … mirasçısı … mirasçıları …, … ve … Kaymaz adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ve asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar Mahkemece, davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki, davalı …, tespit maliki olması sebebiyle davada yer almakta olup, yargılama sırasında adı geçen davalıya usulüne uygun şekilde yapılan bir tebligat bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı … adına çıkartılan tebligatların bir kısmı adı geçenin yurt dışında bulunması nedeniyle bila tebliğ iade edilmiş, bir kısmı ise adı geçenle aynı konutta oturdukları belirtilerek köy adresine tebliğ edilmiş olup, gerekçeli karar başlığında da adı geçenin adresi “Pivitsheider Str 73 Augustdorf 32832 Almanya” olarak belirtilmiş, ancak gerekçeli karar yine köy adresine tebliğe çıkartılmış ve bu adreste tebliğ edilmiştir. Buna göre, davalı …’ a dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyenin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği ve bu nedenle davada yöntemine uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Oysa ki, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır. Kamu düzenine ilişkin bu hususun yargılamanın her safhasında Mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Her ne kadar önceki bozma ilamında bu hususa değinilmemiş ise de, taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olduğundan, bu konuda taraflar lehine usulü müktesep hak oluştuğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, davalı …’ a dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye usulüne uygun şekilde tebliğ edilmek suretiyle yöntemince taraf teşkili sağlanmalı ve bundan sonra işin esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, yöntemine uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan, davanın esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.