Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/5628 E. 2020/4871 K. 27.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5628
KARAR NO : 2020/4871
KARAR TARİHİ : 27.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “TMK’nın 713/4. maddesi uyarınca gerekli ilanların yaptırılması, bundan sonra, taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen ve zirai bilirkişinin katılımıyla keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında, aynı yer hakkında davacı … tarafından açılan dava eldeki davayla birleştirilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın kabulüne, 15/10/2016 tarihli rapor ve eki krokilerinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen 137,10 metrekare yüzölçümlü alanın davacı … adına kayıtlı 124 ada 14 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tesciline, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, birleşen dosya davacısı … vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medeni Kanunun 713. maddesine ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine göre açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde asıl dava davacısı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu doğar. Dava konusu taşınmaz, 1992 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol vasfında olduğu belirtilerek tespit harici bırakılmıştır. Hükmüne uyulan bozma ilamında, diğer hususların yanında; “taşınmaz üzerinde zilyetlik bulunup bulunulmadığı, mevcut ise zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve süresi, zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar -ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarında ayrıntılı rapor alınması” gereğine işaret edilmesine rağmen, sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı, taşınmaz bölümlerinin imar-ihya edilip edilmedikleri üzerinde durulmamış, gayrimenkule ilişkin davalarda tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi gerektiği göz önünde bulundurulmadan, bir kısım tanıklar duruşmada dinlenmiş, taşınmazın kullanımına ilişkin yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmediği gibi, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün halen yol vasfını koruyan yer olduğu belirtilmiş olmasına ve yine rapor içeriğinde 5 numaralı paragrafta davaya konu taşınmaz bölümlerinin birleşen dosya davacısı ile davacı adına kayıtlı taşınmazlarda bulunan ve ahır olarak kullanılan kısımlara yol olarak bırakıldığı izlenimi oluştuğu belirtilmiş olmasına rağmen bu husus tanık ve mahalli bilirkişilerden açıkça sorulup, dava konusu bölümlerden her iki taşınmaza çıkış olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamış, davanın 2013 tarihinde açıldığı, keşfin ise 2016 yılında yapılmış olduğu dikkate alınarak taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen ağaçların hangi tarihte, kim tarafından dikildiği, yine fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) bölümleri arasında gösterilen tel örgünün kim tarafından ve hangi tarihte çekildiği ve (B) bölümünün tasarruf edilip edilmediği sorulup saptanmamış, taşınmaz bölümlerine ait uydu fotoğrafları temin edilmemiş ve böylelikle taşınmaz üzerindeki zilyetlik durumu net bir şekilde açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; Mahkemece, tespit gününe en yakın tarihli varsa uydu fotoğrafları temin edildikten sonra mahallinde, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişileri ile ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı, dava konusu taşınmazın önceki niteliğinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte başladığı, zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, dosya içerisinde bulunan fen bilirkişi raporunda kırmızı ile boyalı kısmın davacı ve birleşen dosya davacısına ait taşınmazlarda bulunan ahırlara giden yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, dava konusu bölümlerden her iki taşınmaza çıkış olup olmadığı, taşınmaz bölümleri üzerindeki ağaçların hangi tarihte, kim tarafından dikildiği, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) bölümleri arasında gösterilen tel örgünün kim tarafından ve hangi tarihte çekildiği ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde ne şekilde tasarruf edildiği hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğması halinde taşınmazın başında yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; ziraatçı bilirkişiden, arazinin toprak yapısı, komşu parsellerle arasında doğal ya da yapay sınır veya ayırıcı unsurların bulunup bulunmadığını, öncesinin ne olduğunu, zirai faaliyete konu olup olmadığını, imar-ihyasına hangi tarihte başlandığını ve imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını, taşınmaz üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve bu rapora taşınmazı tüm yönleriyle gösterecek renkli fotoğraflarının eklenmesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, varsa uydu fotoğraflarında taşınmaz bölümlerinin yeri işaretlettirilmek suretiyle keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli rapor alınmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin toplam yüzölçümleri 137,10 metrekare iken (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün yüzölçümünün 137,10 metrekare olarak belirtilmiş olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.