YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5406
KARAR NO : 2020/5812
KARAR TARİHİ : 27.11.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … İlçesi …Köyü çalışma alanında bulunan 123 ada 11 ve 125 ada 7 parsel sayılı 4.256,34 ve 13,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı nedeniyle eşit paylarla …, … ve … adlarına tespit ve tescil edilmiş; 123 ada 7 parsel sayılı 1.079,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, tapu kaydı nedeniyle … adına tespit ve tescil edildikten sonra, satın alma nedeniyle … adına tescil edilmiştir. Davacı … ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak, çekişmeli 123 ada 11 ve 125 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarda davalı …’ün payına ait tapu kaydının iptal edilerek, miras payları oranında adlarına tescili; 123 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 123 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/3 hissesinin iptaline, davacılar adına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, 123 ada 7 ve 125 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Çekişmeli 123 ada 7 ve 125 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK’nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur.
Somut olayda davacı … ve müşterekleri, çekişmeli taşınmazların miras bırakanları …’ten kaldığını ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlar; Mahkemece de, davacı tarafça çekişmeli taşınmazın murislerine ait olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, muris …’ün dosya içerisindeki veraset ilamına göre, çekişmeli taşınmazın tapu kayıt maliki olan davalı … ile davacılar (ve murisleri) arasında miras ilişkisi bulunmadığı anlaşılmakta olup, davalı, davacıların miras bırakanı … terekesine göre 3. kişi durumundadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, belirtilen gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile esastan ret kararı verilmesi isabetsiz ise de; verilen ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün, gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Çekişmeli 123 ada 11 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı … ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazın babalarından intikal ettiğini belirterek, davalı …’ün tapu kaydındaki hissesinin iptali ile miras hisseleri oranında adlarına tescilini talep etmişlerdir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davacıların murisi …’ten intikal ettiği, davalı yönünden zilyetlik koşullarının oluşmadığı kabul edilerek, davacıların miras payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacıların murisi …’ün dosya içerisindeki veraset ilamına göre, çekişmeli taşınmazın tapu kayıt maliki olan davalı … ile davacılar (ve murisleri) arasında miras ilişkisi bulunmadığı anlaşılmakta olup, davalı, davacıların miras bırakanı … terekesine göre 3. kişi durumundadır. Davacılar, çekişme konusu taşınmazın davalıya ait hissenin murislerinden intikal ettiğini belirterek, miras paylarının verilmesi istemiyle terekeye karşı 3. kişi konumunda olan davalı …’a karşı dava açmışlardır. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, TMK’nın 701. maddesi gereğince elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK’nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre, elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Bu kapsamda, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da, terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunanlar aleyhine birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsil tayin ettirilmesi gerekir. Ancak, bir ya da bir kısım mirasçının terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için terekeye göre üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine dava açması halinde, mirasçıların elbirliği (iştirak) halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmadığından, davanın usulden reddi gerekir. Böyle bir davanın, dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam ettirilerek sonuçlandırılmasına da olanak yoktur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davacılar, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki davalı aleyhine, elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu taşınmazdaki kendi miras paylarının adlarına tescili istemiyle açmış olduklarından, davada aktif dava ehliyetinin tamamlanma olanağının bulunmaması nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.