Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/5388 E. 2018/5670 K. 10.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5388
KARAR NO : 2018/5670
KARAR TARİHİ : 10.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : …, …
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .. İlçesi, Yalnıztepe Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 89 parsel sayılı 9.465,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle arsa vasfıyla; 102 ada 102 parsel numaralı 13.271,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise aynı nedenle tarla vasfıyla Yalnıztepe Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 102 ada 89 sayılı parsel hakkında; davacı … ise, aynı nedenlere dayanarak her iki taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 102 ada 89 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, 15.08.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunun krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1.368,62 metrekarelik kısmın davacı … adına; (B) harfi ile gösterilen 4.844,11 metrekarelik kısmın davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline; (C) harfi ile gösterilen 3.253,06 metrekarelik kısmının ise aynı ada aynı parsel numarası ile tapu maliki üzerinde bırakılmasına; çekişmeli 102 ada 102 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, aynı raporda (D) harfi ile gösterilen 3.571,37 metrekarelik kısmın aynı ada son parsel numarası ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline; (E) harfi ile gösterilen 9.700,20 metrekarelik kısmının ise aynı ada aynı parsel numarası ile tapu maliki üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 102 ada 89 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümleri üzerinde, 102 ada 102 parsel sayılı taşınmazın ise (D) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacılar, çekişmeli taşınmaz bölümleri hakkında irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Çekişmeli taşınmazlardan 102 ada 89 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfıyla, 102 ada 102 parsel sayılı taşınmaz ise tarla vasfıyla davalı Köy Tüzel Kişiliği adına tescil edilmiş ise de yargılama sırasında davalı Köy Tüzel Kişiliği çekişmeli taşınmazların mera olduğunu savunmuştur. Ne var ki, mer’a yönünden yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların niteliğinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, komşu parsel tutanak ve dayanakları getirtilmemiş, taşınmazın bulunduğu bölgede tahsisli mera bulunup bulunmadığı ilgili kurumlardan sorulmamış, tek kişilik ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli 102 ada 102 parsel sayılı taşınmazın davaya konu teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde uzun yıllar tarım yapıldığı, mutlak tarım arazisi olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı; çekişmeli 102 ada 89 parsel sayılı taşınmazın ise teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin 30 yıl öncesinde ve yaklaşık 65-70 yılı aşkın süredir tarım alanı olarak kullanıldığı, üzerlerinde binaların bulunduğu, (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde yaşları 5 ila 27 arasında değişen değişik türde meyve ağaçlarının bulunduğu belirtilmesine rağmen, raporun sonuç kısmında sözü edilen taşınmaz bölümlerinin imar-ihya yolu ile kazanılmış/kazanılacak yerlerden olmadığı belirtilerek kendi içinde çelişkiye düşüldüğü halde bu çelişki mahkemece giderilmediği gibi, yetersiz ziraat bilirkişi raporu hükme esas alınmış, yöntemince mera araştırması yapılmamış, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle, dava konusu taşınmazların tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları, çekişmeli taşınmazları kapsayacak şekilde mera tahsisi bulunup bulunmadığı ilgili kurumlardan sorulup varsa tahsis kararı ve krokisi getirtilip dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmazlar başında taşınmazların bulunduğu köy ile komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, üç kişilik uzman ziraatçi mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamları belirlenmeli, mera tahsisi yoksa, çekişmeli taşınmaz bölümleri ile davaya konu olmayan diğer bölümleri arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı, taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazların öncesinin mera olup olmadığı hususlarında mahalli bilirkişiler ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraat bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraat bilirkişi raporunu da irdeler, tarımsal niteliğini bildirir, taşınmazların diğer bölümleri ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera vasfında olup olmadığı, komşularında mera parseli bulunması halinde bu parsellerden nasıl ayrıldığı, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şekli ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz bölümleri hava fotoğraflarında gösterilmeli, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesine çalışılmalı; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; tahsis bulunması veya taşınmazların tahsis haritası kapsamında kalıp, öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm
kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine,
10.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.