Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/3990 E. 2021/2657 K. 24.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3990
KARAR NO : 2021/2657
KARAR TARİHİ : 24.03.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … İli Hadim İlçesi Bolat Mahallesi çalışma alanında bulunan 228 ada 68 parsel sayılı 860,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mülkiyet iddiasının bulunulmadığı belirtilerek, tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 228 ada 68 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı …, dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın babası …’dan kaldığını, murisin 6 yıl önce vefatı nedeniyle kendisine intikal ettiğini, taşınmaz üzerinde 7-8 yıldır zilyet olduğunu iddia etmiş olup, buna göre, dava dilekçesinde taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği yeterince açıklanmadığı gibi açıkça taksim iddiasına da dayanılmamıştır. Mahkemece, miras yoluyla edinilen mallar mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan, elbirliği hükümlerine göre edinilen mal üzerinde ancak tüm mirasçıların katılımıyla tasarruf edilebileceği gözetilerek, davacının aktif dava ehliyeti konusunda bir değerlendirme yapılmadığı gibi, davacı ve murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı da Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden sorularak belirlenmemiştir. Ayrıca, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi …, taşınmazın davacıya kocasından kaldığını; mahalli bilirkişiler Mahmut Bildirici ve … ise, babasından kaldığını beyan ettikleri halde, taşınmazın davacıya kimden kaldığına ilişkin olarak beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmemiş, davacı tanığı … davacıyı taşınmazı kullanırken görmediğini; tespit bilirkişisi … ise davacının taşınmazı kullandığını gördüğünü beyan etmiş olup, taşınmazın kullanımına ilişkin olarak ortaya çıkan çelişkiler giderilmediği gibi, dinlenen bu şahısların olaylara dayalı ve detaylı beyanları da alınmamıştır. Öte yandan, hava fotoğrafları üzerinde bu konuda uzman jeodezi ve fotogrametri bilirkişi tarafından inceleme yaptırılmadığından ve dosyada yalnızca 2010 ve 1990 yıllarına ait hava fotoğrafları bulunmasına rağmen fen bilirkişi raporunda 1970 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğraflarından bahsedildiğinden, hava fotoğraflarından da yöntemince yararlanılmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı …’a dava dilekçesi açıklattırılması, davacının taksim iddiasına dayanıp dayanmadığı, taşınmazı murisin ölümünden sonra ne şekilde edindiği araştırılarak, öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun belirlenmesi halinde, taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra, yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, bu nedenle tüm yerel bilirkişiler ve tanıklar ayrı ayrı imzalı beyanları alınmak suretiyle dinlenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmelidir. Son olarak davacının taşınmaz üzerinde müstakil zilyetliğinin 20 yıla ulaşmadığı, davacının babası … ile eklemeli zilyetliğe dayanarak hak iddia ettiği de dikkate alınarak, davacı ve murisi yönünden 3402 sayılı Kanun’un 14.maddesinde öngörülen sınırlar terekeye dahil taşınmazlar da göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.