YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3012
KARAR NO : 2020/5313
KARAR TARİHİ : 16.11.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Kocasinan İlçesi Molu Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 15 , 108 ada 335, 108 ada 756 ve 234 ada 12 parsel sayılı sırasıyla 11.861,79, 4004,07 , 6350,33 ve 475,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 101 ada 15 parsel sayılı taşınmaz … ve arkadaşları adına, 108 ada 33, 108 ada 756 ve 234 ada 12 parsel sayılı taşınmazlar ise yalnızca … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, çekişmeli taşınmazların yarı payı dedesi Mehmet’e ait olup, diğer mirasçıların hisselerinin satış yolu ile kendisine intikal ettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtların 1/2 hissesinin iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu … Mevkii 108 ada 335 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacının talebi göz önünde bulundurularak davanın açılmamış sayılmasına, … mevkii 108 ada 335 parsel, Tepe başı mevkii 108 ada 756 parsel ve Kepez Mevkii 234 ada 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, çekişmeli taşınmazların 1/2 hissesinin dedesi …’ye ait olduğunu, kendisinin dedesi olan … mirasçılarından hisselerini 20.03.2007 tarihli senetle satın aldığını iddia ederek muris … adına tescil edilmesi gereken 1/2 hissenin adına tescilini talep etmiş davalı taraf ise, çekişmeli taşınmazların davacının murisi … tarafından 11.07.1990 tarihli senetlerle murisleri …’ye satıldığını savunmuşlardır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların davacının dedesi … ile davalıların dedesi … tarafından ortak olarak kullanıldığı, kadastro tespitinden önce davacının dedesi …’nin oğlu Ahmet’in borçlarından dolayı taşınmazları davalıların babası …’e para karşılığında 11/07/1990 tarihli senetle sattığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; davalıların dayandıkları dava konusu taşınmazların murisleri …’ye satışına ilişkin senetler her bir taşınmaz başına ayrı ayrı gidilerek mahalli bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi suretiyle yöntemince uygulanmamış, taşınmazların kimin zilyetliğinde bulunduğu araştırılmamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi; dava konusu olduğu halde 101 ada 15 parsel sayılı taşınmaz hakkında herhangi bir hüküm kurulmaması, ayrıca 108 ada 335 parsel sayılı taşınmaz hakkında hem davanın reddine, hem de açılmamış sayılmasına karar verilmek suretiyle hükümde çelişki oluşturulması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yerel bilirkişi ve tanıkların her bir taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeleri suretiyle kendilerinden, çekişmeli taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldıkları, icara verilmek suretiyle kullanılıyorlarsa kim tarafından icara verildikleri, çekişmeli taşınmazların davacının dedesi olan muris … tarafından davalıların murisi …’ye satılıp satılmadığı, satılmışlarsa zilyetliklerinin devredilip devredilmediği, davalıların dayandıkları senetlerin mevki ve hudut itibariyle dava konusu taşınmazlara ait olup olmadığı maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana hangi nedenle üstünlük tanındığı tartışılıp açıklanmalı; fen bilirkişisinden, dava konusu taşınmazları ve senet uygulamasını gösterir şekilde keşfi izlemeye imkan veren rapor ve kroki alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.