Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/301 E. 2020/4342 K. 15.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/301
KARAR NO : 2020/4342
KARAR TARİHİ : 15.10.2020

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : 3402 SAYILI KANUN’UN 41. MADDESİ UYARINCA TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro Müdürlüğü’nce 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca re’sen yapılan düzeltme işlemi sırasında, …köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda … adına kayıtlı olan 101 ada 57 parsel sayılı 23.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 14.293,66 metrekare yüzölçümlü olarak belirlenerek tapu kaydında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı … …, kendisine ait taşınmazı 23.200,00 metrekare olarak satın aldığını, ancak düzeltme işlemi sonrası yüzölçümünün eksildiğini ileri sürerek, düzeltme işleminin iptal istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın kadastro müdürlüğünün düzeltme kararı gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesi çerçevesinde Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme işleminin iptali istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi gereğince, kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenn’i hatalar ile bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası düzeltilebilir. Düzeltme işlemi ile kadastro tespiti sırasında kesinleşen mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde uygulama yapılamaz. Mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm, açılacak olan tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, düzeltme kararının usul ve yasaya uygunluğu ile uygulanma kabiliyeti bulunup bulunmadığını denetlemekten ibaret olup, taraflar arasındaki fiili sınıra göre düzeltme işlemi tesisi değildir. Mahkemece, dosyaya ibraz edilen fen bilirkişi raporu esas alınarak düzeltme işleminin yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Hükme esas fen bilirkişi raporunda taşınmazın düzeltme öncesi yüzölçümünün planimetre ile hesaplanarak 23.200,00 metrekare olarak bulunduğu, ilgili parselin sayısal olarak hesaplanması neticesinde 14.293,66 metrekare olduğunun anlaşıldığı belirtilmekle yetinilmiş, taşınmazlara ait tesis kadastrosu ölçü ve sınır krokisi ile halihazır zeminin fiili durumu ve düzeltme kararına esas sınırlar çakıştırılmaksızın, düzeltme kararının isabetli olduğu yönünde görüş bildirilmiş olup, farklılığın nereden kaynakladığı açıklanmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan bu rapor, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. madde uygulamasına ilişkin “Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin” Yönetmelik hükümlerine de uygun bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, keşifte uygulanması zorunlu bulunan denetime veri teşkil edecek, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, çekişmeli taşınmazlara ait ölçü krokisi, çizelgesi ve hava fotoğrafları, ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli ve bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ile taraf tanıklarının katılımıyla keşif yapılmalı; yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, ilk tesis kadastrosu sırasında da zeminde sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, teknik bilirkişiden düzeltme işlemine esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak düzeltme işleminin denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişi raporunda, ilk tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, düzeltme işlemi sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, düzeltme işleminde hata yapılmış ise, doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar ve “düzeltme işlemi ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılar yer almalı; ayrıca birincisi, ortofoto üzerinde ilk tesis kadastrosuna ait harita ile düzeltme haritasını ada bazında, ikincisi çekişmeli taşınmazlar ve komşularını kapsar bazda ve üçüncüsü ise ilk tesis kadastro haritası ile çekişmeli taşınmazların zeminini çakıştırır bazda en az üç adet harita düzenlenmesi ve düzeltme haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları gösterir harita tanzim edilmesi istenmelidir. Mahkemece, açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.