Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/2859 E. 2021/2357 K. 11.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2859
KARAR NO : 2021/2357
KARAR TARİHİ : 11.03.2021

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı açıklanarak, davacıların tutunduğu tapu kaydında yazılı kayıt maliki ya da malikleri ile davacılar arasında akdi ve irsi ilişkinin araştırılması, ilişki saptandığı takdirde dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanması; revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanaklarının Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmesi; daha sonra yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıklarının katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılması; dayanılan tapu kayıtlarının yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanması; kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişiler tarafından bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulması; uzman bilirkişiden keşfi denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınması, tapu kaydının sabit sınırlı olmaması nedeniyle miktarı ile geçerli olacağının düşünülmesi; tapu kapsamında kalıpta halen su altında olan bölümlerin bulunması halinde bu yerler hakkında ancak, zilyetliğin tespitine ve tescil harici bırakılmasına karar verilebileceğinin gözönünde tutulması; dava konusu taşınmazın dayanılan kaydın kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde öncelikle … ne zaman yatak değiştirdiğinin belirlenmesi; taşınmazların aktif dere yatağında bulunup bulunmadığı ve özel mülkiyete konu yerlerden olup olmadığı konusunda jeolog ve ziraatçi bilirkişilerden rapor alınması; yöntemine uygun biçimde zilyetlik araştırması yapılması; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 104 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 18.01.2017 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 5.443,35 metrekare yüzölçümlü kısmı ile, 104 ada 24 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 7.090,28 metrekare yüzölçümündeki kısmının kadastro tespitlerinin iptali ile bu kısımların 3/6 hissesinin …, 1/6 hissesinin …, 1/6 hissesinin …, 1/6 hissesinin … adlarına tapuya kayıt ve tesciline, (A) harfi ile gösterilen 1.189,33 metrekare yüzölçümlü ve (C) harfi ile gösterilen 293,91 metrekare yüzölçümlü bölümlerin ise 3402 sayılı Yasa’nın 16/C maddesi gereğince tescil ve sınırlandırmaya tabi olmadığından bu kısımlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca hakim; doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorundadır. Ne var ki, mahkeme kararının gerekçesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin eski … Çayı yatağında kalmaları nedeni ile tescile tabi olmadıkları açıklandığından, bu kısımların tescil harici bırakılmalarına karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması isabetsiz ve bozma nedeni ise de, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 1. ve 2. fıkralarının 9. ve 10. satırlarındaki “bu taşınmaz yönünden 3402 sayılı Yasa’nın 16/C maddesi gereğince tescil ve sınırlandırmaya tabi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına” sözlerinin hüküm yerinden çıkarılarak yerlerine, “bu taşınmaz bölümünün, 3402 sayılı Yasa’nın 16/C maddesi gereğince tescil ve sınırlandırmaya tabi yerlerden olmaması nedeniyle tescil harici bırakılmasına” sözlerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.