YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2757
KARAR NO : 2020/4161
KARAR TARİHİ : 09.10.2020
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu,… Köyü çalışma alanında bulunan 140 ada 38 parsel sayılı 4.102,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, vergi kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davacı …’in murisi …’in diğer mirasçıları re’sen davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 140 ada 38 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tarla vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında, dava konusu taşınmazın 20 yıldan fazla süren zilyetlik ile davacının kullanımında olduğu, taşınmazın mera olmadığının ziraat bilirkişi raporunda tespit edildiği, dolayısı ile davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Davacı taraf, çekişmeli taşınmazın babaları …’ten taksimen kendilerine kaldığını öne sürdükleri ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında da taşınmazın öncesinde …’ten intikal eden yer olduğu belirtildiği halde, muris Mustafa mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde yapılmış bir taksim bulunup bulunmadığı, taksim mevcut ise çekişmeli taşınmazın davacıya düşüp düşmediği sorulup saptanılmamış ve bu yolla davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamıştır. Oysaki, aktif dava ehliyetinin mevcudiyeti dava şartlarından olup, bu şartın varlığı belirlenmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacıdan, çekişmeli taşınmazın babasından kendisine ne şekilde kaldığı açıklattırılmalı, bu yöndeki iddiasının ispatı açısından kendisine ispat hakkı tanınmalı ve bu kapsamda taşınmazın başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak, murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim yapılmışsa ne zaman ve nerede yapıldığı, taksime tüm mirasçıların veya yetkili temsilcilerinin katılıp katılmadığı, her bir mirasçının payına karşılık ne aldığı, her bir mirasçının payına karşılık aldıkları taşınır ve taşınmaz mallarının akıbetlerinin ne olduğu, çekişmeli taşınmazın kime isabet ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, davacı …’in aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli bundan sonra tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.