Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2017/2546 E. 2017/3872 K. 30.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2546
KARAR NO : 2017/3872
KARAR TARİHİ : 30.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … … Mahallesi çalışma alanında bulunan 402 ada … parsel sayılı ….293,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın …/… hissesi tapu kaydı, irsen intikal, harici taksim ve kayıt miktar fazlası olan bölüm yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşulları oluştuğundan bahisle davacı …; …/… hissesi ise tapu kaydı,ırsen intikal ve kayıt miktar fazlası olan bölüm yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşulları oluştuğundan bahisle davalılar … …, … ve … (…) … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, tapu kayıt miktar fazlası bölümün irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kendisine ait olduğu, davalıların bu kısımda zilyetliklerinin bulunmadığı iddiasına dayanarak, tapu kayıt miktarının dışında kalan ve davalılar adına tapuya tescil olunan kısma yönelik tapu iptal ve bu kısmın kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 402 ada … parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 27…..2014 havale tarihli rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen ….666,54 metrekare kısmın davalılar …, … ve İkbal Doğan adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmaz davacının murisi … ile davalılar murisi … … adına mütesaviyen kayıtlı bulunan 27.06.1963 tarih ve … sıra numaralı 8400 metrekare yüzölçümlü tapu kaydı ve kayıt miktarı fazlası kısımda ise tapu kayıt maliklerinin mirasçıları olan taraflar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ve …/…’şer hisselerle davacı … ve davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı taraf, çekişmeli taşınmazın tapu kayıt miktar fazlasının kendi zilyetliğinde olduğu ve davalıların bu bölümde zilyetliği bulunmadığı iddiasıyla dava açmış; davalı taraf ise taşınmazın kayden satın alındığı 1963 tarihinden beri kadastro tespitindeki mevcut sınırlarla kullanıldığını ve sınırlarında bir değişme ve genişleme bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece tapu kayıt miktar fazlası olan bölümde davacının … yılı aşkın süredir eklemeli olarak zilyet olduğu, bu bölümde davalıların zilyetliğinin bulunmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Yapılan keşifte, çekişmeli taşınmazın uzun süredir davacı tarafından kullanıldığı belirlenmiştir. Ancak; beyanına başvurulan mahalli bilirkişi … …., çekişmeli taşınmazı 1972-1975 yılları arasında davacının murisi … ve davalılar murisi … …(tapu kayıt maliki …’nin eşi) adına ekip biçtiğini ve ürünün parasını ….’ye verdiğini, …’nin de kendisine parayı tapu kayıt maliki …’nin eşi olan … ile bölüşeceklerini söylediğini, daha sonra (…’nin eşi olan) …’ye parayı bölüşüp bölüşmediklerini sorması üzerine de “hısım akraba olduklarından bu hususu aralarında hallettiklerini” belirtmesi ve tarlanın hudutlarının o yıllarda dahi aynı şekilde olduğu şeklindeki beyanda bulunmuştur. Bu beyanı destekler mahiyette bulunan ve tarlayı davacı adına eken … … de “taraflar arasında sıhri hısımlık olduğu ve bu nedenle aralarında anlaşmış olabilecekleri” şeklinde davalı tanığı … … da benzer mahiyette beyanda bulunmuşlardır. Sözü edilen beyanlar ve tespite esas tapu kaydı gayrisabit hudutlu olmakla, kural olarak miktarı itibariyle geçerli ise de; davalı tarafın taşınmazın evvelden beri aynı sınırlarla kullanıldığına ilişkin savunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmazın, kayden satın alındığı 1963 tarihinden beri aynı sınırlarla ve tamamı tapunun kapsamında kabul edilerek kullanıldığı ve davacının taşınmazın tamamı üzerindeki zilyetliğinin paydaşlığa dayalı olduğu, başka bir ifade ile davacının miktaf fazlası olan bölümdeki zilyetliğinin müstakil zilyetlik olmayıp, davalı payı yönünden fer’i zilyetlik olduğunun kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu yönün göz ardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de dava çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında açılmış olup yargılama sırasında bir bölümü kamulaştırıldığına göre, kamulaştırma haritası kapsamında kaldığı keşfen belirlenen (B), (B1), (B2), (B3) ile gösterilen bölümler yönünden zilyetliğin tespitine ilişkin hüküm kurulması gerekirken bu yönün dahi göz ardı edilmesi isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.