YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1794
KARAR NO : 2020/4929
KARAR TARİHİ : 28.10.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, …Köyü çalışma alanında bulunan 320 ada 7 parsel sayılı 697.95 meterekare yüzölçümündeki taşınmaz, malikinin kimin olduğunun kesin olarak bilinemediği belirtilerek bağ vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi haklara dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde kadastro tespit tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap şartlarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Davacı, dava konusu taşınmazın, kök murisi olan dedesinden babasına, ondan da kendisine kaldığını iddia ederek, taşınmazın adına tescilini talep etmiş olmasına rağmen, mahallinde yapılan keşiflerde beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişiler ve davacı tanıkları, dava konusu taşınmaza öncesinde kimin zilyet olduğu, zilyetliğin ne zaman ve nasıl başladığı, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin hangi sebebe dayalı olduğu, zilyetliğin babası ile birlikte mi yoksa kendi adına mı olduğu, kendi adına ise taşınmazın davacıya nasıl geçtiği ve zilyetliği ne sebeple sürdürdüğü sorulup, belirlenmediği gibi bu husus davacıya da açıklattırılmamıştır. Bilindiği üzere, TMK’nın 701. maddesi gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlarda kural olarak tasarrufi işlem niteliğindeki davanın elbirliği maliklerinin hepsi tarafından birlikte açılması gerekmekte olup, somut olayda, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı, açıklığa kavuşturulmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, öncelikle davacıdan, çekişmeli taşınmazın kök murisi olan dedesinden kendisine ne şekilde intikal ettiği hususunda açıklama istenmeli, davacının taksim, bağış, satın alma vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için kendisine süre ve imkan verilmeli ve ayrıca bu kapsamda dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazın öncesinde davacının kök murisi olan dedesine ait olup olmadığı, dedesine ait ise taşınmazın dedesinden davacıya ne şekilde intikal ettiği, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin hangi sebebe dayandığı ve davacının açıklayacağı dava sebebi de dikkate alınarak taşınmazın paylaşım, satın alma, bağış ya da başka yolla davacıya geçip geçmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; bu şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin olarak tüm deliller değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, dava konusu taşınmazın baraj gölü altında kalması nedeniyle, mülkiyetin tespitine ilişkin karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, tescil hükmü kurulması da usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.