Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/9545 E. 2018/6163 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9545
KARAR NO : 2018/6163
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : … VE ARKADAŞLARI
DAVALILAR : … MİRASÇILARI
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 23.10.2018 gün ve saatte temyiz eden … vekili Avukat … geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda .. İlçesi, .. Köyü çalışma alanında bulunan 181 ada 12 parsel sayılı 4.075,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ölü olduğu belirtilerek davalıların miras bırakanı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar … ve arkadaşları satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak murislerinden kalan 181 ada 11 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğindeki bölümünün davalı taşınmaz içinde tespit gördüğünü öne sürerek bu bölümün murisleri Hasan Ali Karabudak’tan gelen miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 181 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 23.10.2013 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde davalılar adına olan tapu kaydının korunmasına, (B) ile gösterilen bölümünün ise davacılar adına veraset ilamındaki payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın (B) bölümünün davacıların murisinden kaldığı gerekçesiyle yazılı sekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı taraf murislerinden kalan 181 ada 11 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik yazıldığını, eksikliğin davalıların taşınmazı içinde bırakıldığını öne sürmekte, davalı taraf ise davacılara ait taşınmazın tam yüzölçümüyle tespit edildiğini, hatta kendilerinin açtığı dava ile 181 ada 11 parsel hakkında yargılama yapıldığını ve bu durumun belirlendiğini, çekişmeli 181 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tamamının kendi murisleri …’den kaldığını, murisleri ile davacıların murisi arasında taşınmazın kullanımı ile ilgili olarak kira sözleşmesinin bulunduğunu davacı tarafın bu nedenle asli zilyet olamayacağını savunmuş ve kira sözleşmesi ve tarafların murisleri arasında bu sözleşmeden kaynaklı noter ihtarnamelerini dosyaya sunmuşlardır. Ancak mahkemece, 181 ada 11 parsel hakkında taraflar arasında görülen dava dosyası getirtilmemiş bu dosyanın taraflar arasında güçlü delil niteliğinde olabilceği düşünülmemiş, taşınmaz başında yapılan keşifte davalı tarafın sunduğu kira sözleşmesi ve ekleri uygulanmamış, kapsamı belirlenmemiş, davacı tarafın (B) bölümü üzerindeki zilyetliğinin asli mi olduğu yoksa kira sözleşmesine dayalı olarak feri nitelikte mi bulunduğu ortaya konulmamış, yapılan keşifte alınan bir kısım beyanlar da davacı tarafın kira sözleşmesi nedeniyle kullandığı belirtilmesine rağmen hüküm yerinde deliller tartışılmamış, hangi delile, beyana neden üstünlük tanındığı belirtilmemiş, adeta gerekçesiz olarak son derece soyut nitelikte “davacılara kök muris Hasan Ali Karabulak’tan kaldığı” belirtilerek hüküm kurulmuştur.
O halde öncelikle taraflar arasında görüldüğü bildirilen 181 ada 11 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava dosyası getirtilmeli, daha sonra çekişmeli taşınmazı taşınmazı bilebilecek olabildiğince yaşlı 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile birlikte taşınmaz başında keşif yapılmalı, taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen bölümünün öncesinde kime ait olduğu kim tarafından nasıl kullanıldığı olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, davalı tarafın dayandığı kira sözleşmesindeki sınırlar okunmak suretiyle sözleşmenin kapsamı tereddütsüz olarak belirlenmeli, beyanlar arasında çelişki olması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli ve beyanlarda gösterilen sınırları harita üzerinde gösterir şekilde ve ayrıca kadastro paftası ile renkli uydu fotografı ile çakıştırılmış şekilde rapor düzenlenmesi istenilmeli, zirai bilirkişiden (B) bölümü ile davacılara ait 181 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütünlük teşkil edip etmediği yada (B) bölümünün (A) bölümüyle mi bir bütün olduğu, arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın zirai açıdan nasıl kullanıldığı hususlarında ayrıntılı rapor istenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek ve hüküm yerinde tartışılmak suretiyle (B) ile gösterilen bölüm üzerinde davacı tarafın kullanımının asli mi olduğu yoksa kira sözleşmesi nedeniyle fer’i zilyetlik mi olduğu ortaya konulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Hal böyle olunca; Mahkemece böylesine eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; davacıların kök murisinin davacılar dışındaki mirasçısı Safiye’nin yargılama sırasında muvafakatinin bulunmasına rağmen hükümde yalnızca “davacılar adına veraset ilamında payları oranında adına tesciline” denildiği, bu haliyle (Safiye’nin davacı sıfatıyla yer almadığı, muvafakatinin bilinmesi nedeniyle adına hükümde pay verilmesi gerekirken) (B) bölümünde Safiye’ye ait 1/6 miras payının açıkta kalmasına neden olunmak suretiyle infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması dahi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazların bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.630,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.