Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/9293 E. 2019/4885 K. 27.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9293
KARAR NO : 2019/4885
KARAR TARİHİ : 27.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı … … İlçesi, Sorkun Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1964 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan, 2004 yılında da 1155 parsel numarası ile Hazine adına ihdasen tapu kaydı oluşturulup aynı yıl içerisinde yapılan imar uygulaması sonucu 2131 ada 5 parsel numarası ve 266,00 metrekare yüzölçümü ile Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarihten ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu tarihe kadar lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluştuğu iddiası ile tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK’nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu yerin daha öncesinde boş arazi iken 1972 yılında köylülerin kendi aralarında yaptıkları bölüşüm neticesinde …’e, ondan oğlu …’e kaldığı, bu kişi tarafından da 1988 yılında davacının eşi…’e satıldığı, satın alma sonrasında taşınmaza ev yapıldığı, …’in ise sağlığında bu yeri eşi davacıya hibe ettiği, binanın zeminin tamamını kapatmış olduğu, herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı tek başına bina yapmanın imar-ihya ve ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılamayacağı, 1972 yılından evin yapıldığı 1989 yılına kadarki sürede herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulduğunun da iddia ve ispat edilmediği dolayısıyla davacı lehine yasada aranan sürenin dolmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; 1964 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümleri uyarınca yapılan tapulama çalışmaları sırasında uyuşmazlık konusu taşınmazında içerisinde bulunduğu büyük bir alan “çalılık niteliğiyle” tapulama harici bırakılmıştır. Dosyada bulunan … Kadastro Müdürlüğü … Kadastro Birimi’nin karşılık yazılarında 1972 yılında yapılan 2. tapulama çalışmalarında 483 parsel olarak belirlenip ham toprak vasfı ile Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş, Hazine’nin ikinci tapulamaya karşı yaptığı itiraz üzerine … Bölgesi Tapulama Müdürlüğü Tapulama Komisyonu’nun 20.07.1979 tarih ve 1979/1891 sayılı Komisyon Kararı ile teknisyenlikçe yapılan tespitin iptaline ve mera olarak taşınmazın sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Bu sınırlandırmaya karşı Köy Tüzel Kişiliği tarafından … Tapulama Mahkemesi’nde tespite itiraz davası açılmış, anılan mahkemenin 1981/16 Esas, 1984/105 Karar sayılı ilamı ile Sorkun Köyü’nde yapılan tapulama çalışmalarının 1964 yılında kesinleşmesi nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine, Yüksek Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 27.11.1984 gün ve 1984/19312 Esas, 1984/13620 Karar sayılı kararı ile 2. tapulamanın geçersiz olduğu belirtilerek hüküm düzeltilerek onanmıştır. Görevsizlik kararının kesinleşmesiyle dava dosyası … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne intikal ettirilmiştir. Bu dava takip edilmediğinden 04.06.1987 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu aşamalardan sonra 20.07.2004 tarihinde taşınmaz idari yoldan Hazine adına 1155 sayılı parsel numarası ile tapuya bağlanmış ancak imar uygulaması sonucu 2131 ada 5 parsel numarasıyla Hazine adına tescil edilmiştir.
Her ne kadar dava konusu taşınmazında içinde blunduğu yaklaşık 51.225.00 metrekarelik taşınmaz 1964 yılında çalılık niteliğiyle tespit edilip tescil harici bırakılmış ise de 1972 yılında dağıtım sonucu köylülere verilmesi üzerine parseller üzerine evlerin yapıldığı, çalılık denen olgunun o tarihte yok edildiği, dava konusu taşınmaz ile çevresindeki parsellerin arsa haline dönüştüğü, dolayısıyla 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17.maddesi uyarınca imar ve ihya koşullarının araştırılmasına, bu konuda inceleme yapılmasına gerek kalmadığı tüm dosya kapsamındaki bilgi ve bilgiler ile saptanmıştır. Komşu taşınmazların çekişmeli taşınmaz gibi tescil davasına konu olduğu ve zilyetler adına tesciline karar verilen aynı nitelikteki taşınmazlarla ilgili kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği de dikkate alındığında davacı yararına 1972 yılından Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 20.07.2004 tarihine kadar kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca; Mahkemece davacının talebi yönünden davanın kabulüne karar verilerek dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.