Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/8616 E. 2019/8477 K. 16.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8616
KARAR NO : 2019/8477
KARAR TARİHİ : 16.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 116 ada 17, 71 ve 72 parsel sayılı 710.39, 85.048,85 ve 2.834,30 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 116 ada 17 parsel sayılı taşınmaz, okul ve lojmanı olarak davalı … adına; 116 ada 71 parsel sayılı taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek davalı Hazine adına ve 116 ada 72 parsel sayılı taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı … Atalay ve arkadaşları, tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsamadığı, dava konusu 161 ada 17 parsel sayılı taşınmaz üzerine davacıların babası…’ın rızası ile okul yapıldığı, 161 ada 71 parsel sayılı taşınmazın meşe ağaçları ile kaplı olduğu ve 161 ada 72 parsel sayılı taşınmaz hakkında yönelik davacıların babası tarafından geçit irtifakına yönelik dava açıldığı ve kesinleştiği belirtilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtları yöntemine uygun şekilde uygulanmamış, bu kapsamda dayanak tapu kayıtları ve komşu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının tüm tedavülleri getirtilmediği gibi, dayanak tapu kayıtlarında gösterilen sınır yerleri hakkında mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanları ile yetinilmiş, diğer taraftan dosyaya sunulan Nisan 1942 tarih 8 sıra numaralı tapu kaydında miktarı 4 hektar olarak belirtilmesine rağmen, Tapu Müdürlüğünden getirtilen kayıtta 3.676,00 metrekare olduğunun belirtilmesi nedeniyle çelişki oluştuğu halde, bu farklılığın nereden kaynaklandığı araştırılmadan hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, davacıların dayandıkları tüm tapu kayıtları ile varsa haritaları ve komşu parsellerin tespit tutanakları ile tespitlerine esas tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli, dayanılan kayıtların başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, yukarıda sözü edilen tapu kaydının gerçek yüzölçümünün ne kadar olduğu ve farklılık var ise nereden kaynaklandığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra mahallinde olabildiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, hayatta olmaları halinde tespit bilirkişileri ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ve haritası yöntemince uygulanıp, kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının krokisinin zemine uygun olmaması ve uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde ise kaydın sınırlarına itibar edilmeli, bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları kayıt ve belgeler de getirtilerek dava konusu yeri ne şekilde sınır gösterdikleri üzerinde durulmalı, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için, davacı tarafa tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; yerel bilirkişiler ve tanıklardan, ayrıca taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların, tapu kaydının uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu, komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; fen bilirkişisinden, uygulanan tapu kaydının haritası ve ölçeğini kadastro paftasının ölçeği ile eşitleyerek zemine uygulaması suretiyle kaydın kapsamını belirlemesi ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlemesi istenilmeli; tapu kaydının uymadığının anlaşılması halinde ise, davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.