Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/8493 E. 2019/3048 K. 24.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8493
KARAR NO : 2019/3048
KARAR TARİHİ : 24.04.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu… İlçesi …-Boğaziçi Mahallesi çalışma alanında bulunan 467 ada 70 parsel sayılı 170.428,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümüne yönelik olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 467 ada 70 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi …’ın 14.08.2015 tarihli raporundaki krokide (A) harfi ile gösterilen 634,08 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile bu bölümün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu yerde davacının babası …’nın, üzüm bağı, dut, kayısı ve erik dikilmek suretiyle sürekli zilyetliğinin bulunduğu, bu zilyetliğin 20 yılın üzerinde olduğu, davacının babası öldükten sonra mirasçılar arasında yapılan taksimde dava konusu yerin davacıya düştüğü ve davacı yararına TMK’nın 713/1. ve 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki şartların oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün babası …’ya ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, bu taşınmazın komşu 467 ada 16 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu ve fiili taksim sonucu kendisine isabet ettiği iddiasına dayanarak kendi adına tescil istemiyle dava açmıştır. Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar genel olarak, çekişmeli taşınmaz bölümünün davacının babası tarafından ölümüne kadar komşu 467 ada 16 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığını, davacının babasının gayesinin bu kısmı ev yeri olarak davacıya bırakmak olduğunu ifade etmişler, davacı tanığı …’da benzer beyanda bulunmuş ve ilaveten kadastro çalışmaları sırasında mirasçılar arasında taksim yapılmadığı için muristen kalan tüm taşınmazların muris adına tespit edildiğini beyan etmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümüne komşu 467 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının incelenmesinde de, iştirak halinde mülkiyet şeklinde muris …’nın tüm mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmış olup, bu duruma göre mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün muris babasından davacıya ne şekilde intikal (bağış, taksim, satış vs..) ettiği, kısaca davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmaması isabetsiz olduğu gibi, tek hava fotoğrafının incelenmesi sonucu düzenlenen ve taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olduğunu belirten yetersiz teknik bilirkişi raporu ile yetinilmiş olması nedeniyle, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için elverişli değildir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaz bölümünün tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulmalı, ardından taşınmaz başında 3 ziraat mühendisi, fen bilirkişisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşturulacak bilirkişi heyeti ile yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, çekişmeli taşınmaz bölümünün, murisinden taksim, bağış, satış vs. suretiyle davacıya intikal edip etmediği, taksim yapılmış ise ne zaman yapıldığı hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı ve böylelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı; dava ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılması halinde, hava fotoğraflarının fotogrametri ve jeodezi uzmanı olan bilirkişi tarafından stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığını, hali arazi olarak tespit edildiğine göre imar-ihyaya konu olup olmadığını, imar-ihya mevcut ise, imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığını, tamamlanmış ise taşınmazın hangi tarihte tarım arazisi haline gelmiş olduğunu, muris … mirasçıları adına elbirliği mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı bulunan komşu 16 parsel ile bir bütün olarak kullanılıp kullanılmadığını ve çekişmeli taşınmaz bölümünün taşınmazın geriye kalan bölümünden ne şekilde ayrıldığını açıklar mahiyette rapor alınmalı, taşınmazın niteliği konusunda ziraat bilirkişisinden ayrıntılı rapor istenmeli, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar yirmi yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığı tereddütsüz belirlenmeli, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları teknik raporlarla denetlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.