Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/8185 E. 2019/4112 K. 30.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8185
KARAR NO : 2019/4112
KARAR TARİHİ : 30.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 272 ada 39, 41 ve 42 parsel sayılı 812.67, 19,75 ve 1.264,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar malikinin tespit edilememesi nedeniyle bağ vasfıyla, 272 ada 57 parsel sayılı 30.749,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 272 ada 39 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 272 ada 57 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 524,19 metrekare yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile arsa vasfıyla davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan 272 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün ONANMASINA,
2- Dava konusu 272 ada 57 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, fen bilirkişi raporunda gösterilen bölüm üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile taşınmazın kullanım durumlarını ve toprak yapılarını açıklama bakımından yetersiz, denetime elverişli olmayan zirai bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmiştir. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi ve 1 fen bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte; usulünce zilyetlik araştırması yapılmalı, bu kapsamda, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kime ait olduğu, öncesinde kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, kimden kime intikal ettiği, öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir. Ziraatçı bilirkişi kurulundan da, taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım durumu, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığı, zilyetliğine ne zaman başlanıldığı ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ile ilgili komşu taşınmazlarla mukayeseli olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın değişik yönlerden fotoğrafları çektirilerek rapora eklenmeli, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar göz önüne alınmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 272 ada 57 sayılı parsel yönünden BOZULMASINA,
3- Çekişmeli 272 ada 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazların da davaya konu edildiği, kadastro tutanak örnekleri ile tapu sicillerinin dosya içine getirildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece dava konusu olan 272 ada 41 ve 42 sayılı parseller yönünden, inceleme ve araştırma yapılmadan dava konusu olmadığından bahisle davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Davacı taraf dava dilekçesinde 272 ada 41 ve 42 sayılı parsellere de dava açmış, yargılama sırasında sözü edilen taşınmazları dava konusu etmediğine dair yazılı ya da sözlü beyanda bulunmamıştır. Hal böyle olunca; dava konusu 272 ada 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazlar hakkında iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 272 ada 41 ve 42 sayılı taşınmazlar yönüyle de BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
30.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.