YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8022
KARAR NO : 2018/6475
KARAR TARİHİ : 07.11.2018
MAHKEMESİ :… MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : … TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
… sırasında … İli, … İlçesi, … Köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 162 parsel sayılı, 26.434,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak niteliği ile davalı … adına tespit edilmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 130 ada 162 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi …’ün 25.11.2015 havale tarihli raporunda gösterilen 8.037,26 metrekarelik kısmının son parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunda gösterilen 18.396,78 metrekarelik kısmın ise … tespiti gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Taşınmaz başında 18.05.2015 tarihinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tutanak tanıkları, taşınmazın tarım arazisi olarak kullanıldığını, batısındaki arkın davacı tarafından açıldığını belirtmişler. Ziraat bilirkişisi raporunda da taşınmaz üzerinde hali hazırda arpa ve buğday gibi hububat bitkileri ile yonca ve korunga gibi yem bitkilerine rastlanmadığı, ancak taşınmazın özel mülkiyete tabi tarıma elverişli arazi niteliğinde olduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan ziraat bilirkişisi raporuna ekli, çekişmeli taşınmaza ait fotoğrafların incelenmesinde dava konusu taşınmaz bölümünün taşlık ve tarım yapılmayan arazi görüntüsünde olduğu anlaşılmakta olup, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve tutanak tanıklarının beyanlarına göre de, çekişmeli taşınmaz bölümü ile mera parseli arasında bulunan arkın kadim ark olmadığı, bu arkın sonradan davacı tarafından yapıldığı bu haliyle dava konusu taşınmaz bölümü ile mera arasında evvelinde ayırıcı bir unsurun bulunmadığı sübut bulmuştur. Öte yandan ziraatçı bilirkişi raporunun sonuç kısmında taşınmazın tarım arazisi olarak kullanıldığından değil, tarıma elverişli arazi vasfında olduğundan bahsedilmiştir. Bu durum karşısında teknik bulgulara aykırı düşen mahalli bilirkişi ve tanık ifadelerine değer verilerek davanın reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.