Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/4877 E. 2019/424 K. 30.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4877
KARAR NO : 2019/424
KARAR TARİHİ : 30.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı …, … Köyü çalışma alanında bulunan ve 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 29.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.500,00 metrekarelik taşınmaz bölümünün kuru tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17.maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğinin belirlenmesinde esaslı unsur hava fotoğrafları olduğu halde sadece 1984 yılına ait hava fotoğrafından yararlanıldığı gibi, söz konusu hava fotoğrafını inceleyen jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi raporunda, taşınmaz bölümü üzerinde ekili dikili alana rastlanıldığı belirtilmesine rağmen, bu kısmın hangi alan olduğu, ne kadarının imar-ihyaya konu edildiği hususlarında açıklama yapılmamıştır. Ayrıca dosya davalı Hazine ile DSİ 9. Bölge Müdürlüğünce 2012 yılında çekişmeli taşınmaz bölümünde yaptırılan tahkikatta, taşınmazın dere yatağı olduğu, mevcut dere yatağının davacı tarafından doldurulmak suretiyle tarım amaçlı kullanıldığı, üzerinde 6-7 yıllık badem, kavak ve iğde ağaçlarının bulunduğunun tespit edildiği yine İl Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce 2012 yılında taşınmaz bölümünde ziraatçi bilirkişiye yaptırılan incelemede de, taşınmaz üzerinde 7-8 yaşlarında 20 adet badem ağacının bulunduğu, dava konusu taşınmazın toprak taşıma yoluyla doldurulduğu ve zirai faaliyetin 10-12 yıldır devam ettiği bildirilmiş olup, dosyada yapılan keşif sonucu alınan tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporunda ise, taşınmaz bölümü üzerinde 15-20 yaşlarında kavak ağaçlarının ve 15-20 yaşlarında bağ omcalarının bulunduğu, taşınmaz üzerinde karışık meyve bahçesinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Bu durumda çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde bulunduğu belirtilen kavak, iğde, badem ağaçları ve bağ omcalarının yaşları ve taşınmaz bölümü üzerinde bulunup bulunmadıkları hususlarında çelişki bulunduğu halde bu çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan taşınmaz bölümünün dere yatağı olup olmadığının tespiti açısından keşfe jeolog bilirkişi götürülmediği gibi, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 2012 tarih ve 10045 sayılı yazısında, dava konusu taşınmaz bölümünün yazı ekindeki krokide (E) harfi ile gösterilen bölüm içerisinde kaldığı ve mera olarak sınırlandırıldığı, tahdit çalışmalarının tamamlandığı, tescil işleminin ise devam ettiği bildirilmesine rağmen usulüne uygun mera araştırması da yapılmamıştır. Mahkemece yerel bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuş olup, TMK’nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince yasal ilanlar da yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için çekişmeli taşınmaz bölümünü gösteren dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra, taşınmaz bölümü başında taşınmazın bulunduğu köyden ve komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik uzman ziraatçi mühendisi bilirkişi heyeti, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmaz bölümünün öncesinin mera olup olmadığı hususlarında mahalli bilirkişiler ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraat bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliği, kullanım durumu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği hususlarında önceki tarihli ziraat bilirkişi raporunu da irdeler şekilde tarımsal niteliğini bildirir, taşınmaz bölümünü komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve diğer yönlerden mera vasfında olup olmadığını, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeolog bilirkişisinden taşınmaz bölümünün dere yatağı olup olmadığına ya da dereden kazanılıp kazanılmadığına ilişkin rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmaz bölümü hava fotoğraflarında gösterilmeli, taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalı; fen bilirkişisine keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilecek bilirkişi rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanları yapılmalı, yasal 3 aylık sürenin dolması beklenmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 30.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.