Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/193 E. 2019/3897 K. 27.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/193
KARAR NO : 2019/3897
KARAR TARİHİ : 27.05.2019

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Mahallesi çalışma alanında bulunan 103 ada 4 parsel sayılı 16.079,89 metrekare, 103 ada 94 parsel sayılı 6.765,43 metrekare, 105 ada 40 parsel sayılı 11.486,69 metrekare, 105 ada 41 parsel sayılı 8.972,25 metrekare ve 109 ada 13 parsel sayılı 13.213,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle … adına; 103 ada 5 parsel sayılı 6.921,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kaydı nedeniyle … adına; 103 ada 62 parsel sayılı 16.110,54 metrekare, 103 ada 87 parsel sayılı 6.503,95 metrekare ve 105 ada 30 parsel sayılı 19.772,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle … adına; 105 ada 173 parsel sayılı 88.609,63 metrekare, 108 ada 28 parsel sayılı 14.978,29 metrekare, 108 ada 29 parsel sayılı 13.789,64 metrekare, 108 ada 30 parsel sayılı 11.376,59 metrekare, 108 ada 31 parsel sayılı 27.670,23 metrekare, 108 ada 32 parsel sayılı 5.299,72 metrekare, 108 ada 33 parsel sayılı 6.397,64 metrekare, 108 ada 40 parsel sayılı 1.573,27 metrekare, 108 ada 45 parsel sayılı 13.609,78 metrekare, 109 ada 26 parsel sayılı 14.261,24 metrekare ve 109 ada 28 parsel sayılı 17.241,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına; 105 ada 174 parsel sayılı 32.108,19 metrekare, 108 ada 44 parsel sayılı 6.455.110,89 metrekare, 109 ada 29 parsel sayılı 10.228,18 metrekare ve 109 ada 91 parsel sayılı 12.778.899,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmak suretiyle tespit edilmiştir: Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 108 ada 31, 33 ve 40 parsel sayılı taşınmazların adına tescili istemiyle; davacılar … ve müşterekleri; miras yoluyla gelen hakka, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak 103 ada 4, 5, 62, 87, 94; 105 ada 30, 40, 41, 173, 174; 108 ada 28, 29, 30, 31, 32, 44, 45; 109 ada 13, 26, 28, 29 ve 91 parsel sayılı taşınmazların adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacıların davalarının ayrı ayrı reddine, 109 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına; 109 ada 91 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına; 103 ada 4, 5, 62, 87, 94; 105 ada 30, 40, 41, 173, 174; 108 ada 28, 29, 30, 31, 32, 33, 40, 44, 45; 109 ada 13, 26, 28, 29, 91 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar … ve müşterekleri vekili ile davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı … tarafından açılan dava yönünden; Davacının, kendisine verilen kesin süre içerisinde keşif avansını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve davasını mevcut delillerle de ispat edemediği gerekçesi ile davasının reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin ispat külfeti kendisine düşen taraf aleyhine uygulanabilmesi için öncelikle, dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, dava konusu 108 ada 31, 33 ve 40 parsel sayılı taşınmazlar toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları uyarınca Hazine adına tespit edilmiştir. Mahkemece, gerekçesinde açıklandığı üzere, dava konusu taşınmazlara ait belirtmelik tutanakları, yalnızca Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğünden araştırılmış, tutanakların bulunamaması üzerine yargılamaya, dosyadaki mevcut belgeler ve deliller esas alınarak devam edilmiştir. Tutanakların dosya arasına alınması için İl Tarım Müdürlüğü, İl Özel İdare Müdürlüğü ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan araştırma yapılmamış ve Kadastro Kanunu’nun 14 ve 46/1. maddelerinde öngörülen şartların, davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi amacıyla, toprak tevzii çalışmalarının yapıldığı 1964 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları dosya arasına alınmamıştır. Yine, davacı 20.02.2007 tarihli delil dilekçesi ile tanıklarının isim ve adreslerini bildirdiği halde, mahkemece keşif ara kararı kurulurken tanıklar için davetiye ücreti belirlenip, masraf kalemleri içerisine dahil edilmemiştir. Mahkemece, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, tarafların tüm delillerinin usulünce toplanması gerektiği düşünülmeksizin, dosya henüz keşfe hazır hale getirilmeden keşif ara kararı kurulmuş olması isabetsizdir. O halde mahkemece, dava konusu taşınmazlara ait belirtmelik tutanakları ile belirtmelik tutanaklarında varsa taşınmazlara uygulanan tapu ve vergi kayıtları, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte İl Tarım Müdürlüğü, İl Özel İdare Müdürlüğü ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrı ayrı sorularak dosya arasına alınmalı, toprak tevzii çalışmalarının yapıldığı 1964 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilmeli, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, davacı tarafa keşif için belirlenecek avansı yatırması için, 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca yeniden, yöntemine uygun şekilde makul bir süre verilmeli, davacı tarafından süresi içerisinde ara karar gereklerinin yerine getirilmesi durumunda, mahallinde keşif yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı …’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- Davacılar … ve müşterekleri tarafından açılan dava yönünden; Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46. maddesinde belirtilen şartların davacı taraf lehine oluşmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Yargılama sırasında, tespit maliki olan davalılardan … 08.02.2012 tarihinde, … 12.03.2006 tarihinde ve … ise 29.01.2009 tarihinde vefat etmiş olmasına rağmen, mahkemece adı geçen davalıların mirasçılarının davaya dahil edilmesi için davacı tarafa yöntemince süre ve imkan tanınmamış, dosyada henüz taraf teşkili sağlanmamıştır. Yine, dava konusu taşınmazlar toprak tevzii komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalılar adına tespit edilmiş olmasına rağmen, dava konusu taşınmazlara ait belirtmelik tutanakları ile belirtmelik tutanaklarında varsa taşınmazlara uygulanan tapu ve vergi kayıtları, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte İl Tarım Müdürlüğü, İl Özel İdare Müdürlüğü ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrı ayrı sorularak dosya arasına alınmamış, teknik bilirkişiden, toprak tevzi haritaları ile kadastro paftalarının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazların tevzi haritalarının kapsamında kalıp kalmadığını, aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterir rapor aldırılmamış, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazların öncesinin ne olduğunu, niteliğini, kullanım durumunu ve süresini kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmamış, bu hususta hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Ayrıca, davacılar …, … ve …, dava konusu taşınmazların taksimen kendilerine kaldığını ileri sürdükleri halde, davacılar arasındaki irs ilişkisinin ne olduğu araştırılmamış, mahkemece keşif sonrası aldırılan teknik bilirkişi raporuyla 103 ada 62, 87, 94; 105 ada 40, 41; 109 ada 13, 26, 28 ve 91 parsel sayılı taşınmazların dava konusu edildiği kabul edilmiş ancak, mahallinde yapılan keşifte davacılardan …’ın hazır olmadığı, dava konusu edilen taşınmazların yerlerini yalnızca davacılardan … ve …’ın gösterdiği anlaşıldığından, söz konusu taşınmazların dışındaki diğer taşınmazların da dava konusu olup olmadığı tereddütsüz şekilde belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, yargılama sırasında vefat eden davalılardan …, … ve … mirasçılarının ve dava konusu taşınmazlardan 105 ada 174; 108 ada 44; 109 ada 29 ve 91 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırıldığı ve hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Karayazı Belediye Başkanlığı ile Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da davada taraf olması gerektiği göz önünde bulundurularak, adı geçen belediyelerin davaya dahil edilmeleri için davacı tarafa yöntemince süre ve imkan tanınmalı; dava konusu taşınmazlara ait belirtmelik tutanakları ile belirtmelik tutanaklarında varsa taşınmazlara uygulanan tapu ve vergi kayıtları, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte İl Tarım Müdürlüğü, İl Özel İdare Müdürlüğü ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrı ayrı sorularak dosya arasına alınmalı ve toprak tevzii çalışmalarının yapıldığı 1964 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları dosyaya getirtilmelidir. Öte yandan, 22.06.2010 gününden yapılan keşifte yerel bilirkişilerce, davacıların müşterek murisi olduğu belirtilen …’a ait veraset ilamı yahut verasetine esas nüfus kayıtları getirtilerek, taraflar arasındaki irs ilişkisi de tespit edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen, taşınmazların bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kimden geldiği, taşınmazlardaki zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı, tarafların müşterek murisinden kalıp kalmadığı, müşterek murislerinden geliyorsa, murisin terekesinin yöntemince taksim edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli; ziraat bilirkişi kurulundan, taşınmazların her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir, taşınmazların önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden, yukarıda belirtilen tarihlerdeki hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiden, taşınmazlara ait toprak tevzii paftası ile kadastro paftası çakıştırılarak, üzerinde dava konusu edilen taşınmazların neresi olduğunu gösterir, keşfi takibe imkan sağlayan rapor alınmalı; böylece davacı tarafça dava konusu edilen taşınmazlar tespit edilerek, Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14. ve devamı maddelerinde sözü edilen zilyetlikle mülk edinme koşullarının davacı taraf yararına oluşup oluşmadığı belirlenmelidir. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit edilen dava konusu taşınmazlardan 109 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazların, mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılması istemiyle, Hazine, Karayazı Belediye Başkanlığı veya Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından açılmış bir dava bulunmadığı gibi, davaya usulünce katılımları da bulunmadığı halde, söz konusu taşınmazların mera vasfıyla sınırlandırılmalarına karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.