Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/16444 E. 2018/6031 K. 19.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16444
KARAR NO : 2018/6031
KARAR TARİHİ : 19.10.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE, ÇÖĞÜTLÜ KÖYÜ TÜZEL KİŞİLİĞİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Taşınmazın 1956 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında su arkı vasfıyla tescil harici bırakıldığı, mahallinde yapılan keşifte taşınmazın öncesinin değirmen arkı iken değirmenin yıkılması ile boş kaldığı, davacının sahiplenip ekip biçtiğinin beyan edildiği, son yapılan keşifte jeoloji mühendisi dinlenmiş ise de ibraz ettiği rapor değirmen arkının aktif halden ne zaman çıktığı, ne zaman kuruduğunu tespite elverişli olmadığı, dava konusu taşınmazın bitişiğinde bulunan 391 sayılı parselin kadastro tespiti sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiği, 26.12.1996 yılında 391 sayılı parselin Hazine tarafından satışı ile davacı tarafından çapa dayalı olarak satın alındığı ve davacı … adına tescil edildiği, Mahkemece dava edilen bölümün 1996 yılından önce davacı tarafından ne şekilde zilyet olduğu araştırılıp ortaya konulmadan karar verildiği, doğru sonuca varılabilmesi için bir taşınmazın öncesindeki niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını veya imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığını belirlemek için dava tarihinden geriye doğru en az 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilmesi gerektiği, ardından taşınmaz başında jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılarak, keşif sırasında dinlenilecek yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, hava fotoğrafları üzerinde fotogrametri ve jeodezi mühendisi bilirkişiden belirtilen hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, önceki niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, öyle ise imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise taşınmazın hangi tarihte tarım arazisi haline gelmiş olduğu konusunda rapor alınması, jeolog bilirkişisinden taşınmazın su arkının aktif olup olmadığı, aktif değilse ne zaman aktif halden çıkıp kuruduğu yönünden ziraatçi bilirkişilerden taşınmazın niteliği konusunda ayrıntılı rapor alınması, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının belirlenmesi, önceki keşifte hazır bulunanlar dışındaki ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenilmesi, taşınmazın değirmen arkının aktif halinden tam olarak ne zaman çıktığının tespit edilmesi, buna göre 20 yıllık zilyetlik süresinin dava tarihine kadar dolup dolmadığının saptanması, davacının taşınmazın bitişiğinde bulunan 391 sayılı parseli 1996 yılında çapa dayalı olarak tapudan satın alması nedeniyle davacının dava konusu yerde 1996 yılından önce ne şekilde zilyet olduğunun belirlenmesi”, gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda pembe ile gösterilen 3.337,75 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın fen bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve eki krokide pembeye boyalı olarak gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak; bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamında belirtildiği üzere 1973, 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğrafları getirtilmiş ise de yöntemince inceleme yapılmamış, sadece bu tarihlerdeki hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde ark bulunup bulunmadığı bildirilmiş, zilyetliğin bulunup bulunmadığı ve sürdürülüş şekli değerlendirilmemiş, yine ziraatçi bilirkişi kurulu tarafından çekişme konusu taşınmazın 1.sınıf tarım arazisi olduğu, 20-25 yıl öncesinden imar-ihya edildiği bildirilmiş ise de bu açıklamanın münhasıran çekişme konusu taşınmaz bölümüne mi ilişkin olduğu yoksa davacının 1996 yılında kayden satın alma yoluyla elde ettiği 164 ada 4 (eski 391 parsel) parsel sayılı taşınmazla birlikte mi değerlendirme yapıldığı, bahsedilen kavak ağaçlarının çekişmeli bölümde mi yoksa 164 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mi bulunduğu net olarak açıklanmamış, yine bozma ilamı ile davacının, taşınmazın bitişiğinde bulunan 391 sayılı parseli 1996 yılında çapa dayalı olarak tapudan satın alması nedeniyle, dava konusu yerde 1996 yılından önce ne şekilde zilyet olduğunun belirlenmesi gereğine değinildiği ve taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, davacının 1962-1963 yıllarından itibaren zilyet olduğunu bildirmelerine rağmen hangi hakka istinaden ne şekilde zilyetliğin sürdürüldüğü hususlarında ayrıntılı bilgi alınmamıştır. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına oluşan usuli müktesep hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi ve o doğrultuda işlem yapılması zorunlu hale gelir. Doğru sonuca ulaşabilmek için, önceki tarihli bozma ilamında belirtildiği gibi taşınmaz başında jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, hava fotoğrafları üzerinde fotogrametri ve jeodezi mühendisi bilirkişiden belirtilen hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, önceki niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, öyle ise imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise taşınmazın hangi tarihte tarım arazisi haline gelmiş olduğu konusunda rapor alınmalı, jeolog bilirkişisinden taşınmazın su arkının aktif olup olmadığı, aktif değilse ne zaman aktif halden çıkıp kuruduğu yönünden ziraatçi bilirkişilerden taşınmazın niteliği konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup-dolmadığı belirlenmeli, önceki keşifte hazır bulunanlar dışındaki ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK’nın 261.maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılık giderilmeli, HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı tam olarak saptanmalı, taşınmazın değirmen arkının aktif halinden tam olarak ne zaman çıktığı tespit edilmeli buna göre 20 yıllık zilyetlik süresinin dava tarihine kadar dolup dolmadığı saptanmalı, davacı taşınmazın bitişiğinde bulunan 391 sayılı parseli 1996 yılında çapa dayalı olarak tapudan satın alması nedeniyle davacının dava konusu yerde 1996 yılından önce ne şekilde zilyet olduğu araştırılıp ortaya konulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, önceki tarihli hükümlerle 2.182,31 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı adına tesciline karar verildiği ve hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği, davalı Hazine’nin temyizi ile araştırmaya yönelik bozulduğu, başka bir ifade ile 2.182,31 metrekarenin fazlası için davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu halde temyize konu son hükümle usuli kazanılmış hakkı ihlal eder biçimde 3.337,75 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 19.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.