Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/16431 E. 2020/6535 K. 29.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16431
KARAR NO : 2020/6535
KARAR TARİHİ : 29.12.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sonucu, …,… Köyü çalışma alanında bulunan 154 ada 12 parsel sayılı 16,568.72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla vasfıyla davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar … , … ile … ve …, çekişmeli taşınmazın davacılar …, … ve diğer mirasçılardan … ile davalının eşi … ve anneleri olan murisleri … tarafından satın alınan ve zilyetliklerinde bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazı satın alan davacılar …,…’in satın aldıkları payların kendileri adına, murisleri …’ın satın aldığı payın ise payları oranında mirasçılar, tescili istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında mirasçılardan … davaya muvafakat etmiş; Hazine ise, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacıların davasının kabulüne, asli müdahil Hazinenin davasının reddine; çekişmeli 154 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile hükümde gösterilen paylarla … ile …,… ve … adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … ile (karar başlığında ve hüküm fıkrasında dahili davacı olarak gösterilen) dahili davalı … vekili ve asli müdahil Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davaya konu 154 ada 12 parsel sayılı taşınmaza bitişik vaziyette bulunan 154 ada 1 parsele ilişkin olarak Pülümür Kadastro Mahkemesinde görülen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen 2013/123 Esas ve 2014/159 Karar sayılı dava dosyası kapsamından, 154 ada 1 parsel ile eldeki davaya konu olan 154 ada 12 nolu parsellerin tamamının bir bütün halinde 09.08.1983 tarihli satım senedi ile üçüncü kişiden … satın alınan yer olduğu, yine 1936 tarih ve 62 nolu vergi tahrir kaydının sınırlarının da her iki taşınmazı bir bütün halinde kapsadığı hususunda ihtilaf bulunmadığının anlaşıldığı, ancak kadastro mahkemesinde görülen davaya dava konusu yapılan taşınmaz davaya dahil edilmediğinden, taşınmaz hakkında herhangi bir hüküm kurulmaması nedeniyle eldeki davanın açıldığı gerekçesiyle keşif yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacılar, davaya konu taşınmazın anneleri (1991 tarihinde ölen) … ile davacılardan …, … ve davacı olmayan ancak yargılama sırasında davaya muvafakat eden … ve tespit ve tapu maliki …’nin eşi olan ve davaya dahil edilen … tarafından 1/5 paylarla satın alındığı iddiasına dayanarak, muris … payının tüm mirasçıları adına miras payları oranında, …,… ve … tarafından satın alınan payların ise adı geçenler -satın alanlar- adına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Davalı …, muris … terekesi karşısında (eşi olan … ‘in sağ olması nedeniyle) 3. kişi konumunda bulunduğuna göre, davacıların muris … payına ilişkin taleplerinin dinlenebilmesi için, …’ün tüm mirasçılarının muvafakatının alınması veya terekeye temsilci atanması suretiyle aktif dava ehliyetinin sağlanması gerekir.
Her ne kadar … mirasçılarından …, 11.02.2016 tarihli celsedeki beyanı ve 04.03.2016 tarihli dilekçesi ile davaya muvafakat etmiş ise de, diğer mirasçı … davacının 01.03.2016 tarihli dilekçesi ile “dahili davalı” sıfatı ile davaya dahil edildiği halde açılan davaya muvafakat etmemiş; aksine davalı … ile aynı vekile vekalet vermek suretiyle davayı takip etmiştir. Buna göre, davacıların muris …’nin payına yönelik talepleri yönünden aktif dava ehliyeti sağlanmadığı halde işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığı gibi; dava, davaya konu taşınmazın anne … ve diğer dört oğlu tarafından müştereken 1/5 paylarla satın alındığı iddiasıyla davacılar … ve … tarafından, kendi satın aldıkları paylara yönelik olarak açıldığına göre, Mahkemece, sadece dava açanların payı ile sınırlı olarak (1/5 … payı -1/5 …) hüküm kurulması gerekirken, satın alma nedeniyle müşterek malik olup dava açmayan …,… payları yönünden de tapu iptali ve tescile ilişkin hüküm kurulması da hatalı olmuştur.
Yine Mahkemece, hükme dayanak yapılan ve taraflar arasında kesin hüküm ve kesin delil kabul edilen Kadastro Mahkemesi’nin 2013/54 Esas, 2014/179 Karar sayılı dava dosyasının bu dosya arasına alınan onaylı örneğinin incelenmesinde; davacısının iş bu dosyada davaya muvafakat beyanı bulunan …, davalısının … ve dava konusunun ise 154 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğu, bu haliyle davanın eldeki dosya davalısı ve dava konusu 154 ada 12 parselin kayıt maliki … ile ilgisinin bulunmadığı, söz konusu dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde Kadastro Mahkemesince, davaya konu 154 ada 1 parsel ile dava konusu edilmeyen dava dışı 154 ada 12 parselin bir bütün olarak 09.08.1983 tarihli zilyetlik devri senedi ile satın alınan ve her ne kadar alıcısı davalı … ise de, taşınmazın davalı … tarafından annesi … ile kardeşleri …, … adına eşit paylarla satın alındığı kabul edilerek, taşınmazın 1/5 hisselerle anne … ile davalı … ve kardeşler …,… ve … adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 3.1.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kadastro Mahkemesinde görülen davada, iş bu dosya davalısı … taraf olmadığından ve ayrıca anılan davada ve taraf sıfatı da bulunmadığından ve ayrıca sözkonusu dava dosyasında eldeki davanın konusu 154 ada 12 parsele ilişkin bir dava açılmadığından bu davanın davalısı … yönünden, Kadastro Mahkemesi’nde başka bir parsele ilişkin olarak görülen davanın kesin hüküm ve kesin delil teşkil ettiğinden bahsedilemez.
Öte yandan Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmış olup, iddiası yönünden hiç bir araştırma ve inceleme yapılmadan ve gayrimenkullerin aynına ilişkin davalarda çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği halde keşif dahi
yapılmaksızın müdahil Hazine’nin davasının reddine karar verilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca Mahkemece, öncelikle, muris … terekesine dahil 1/5 pay yönününden terekeye temsilci atanması hususunda davacı tarafa süre verilmeli ve böylelikle aktif dava ehliyetindeki eksiklik giderilmeli, bundan sonra, müdahil davacı Hazine ile davacılar … ve arkadaşlarının iddialarının değerlendirilmesi bakımından, çekişmeli taşınmaz başında üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, varsa zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; ziraatçi bilirkişiden, taşınmazın farklı yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri ve hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye olanak veren rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; çekişmeli taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, davacı tarafın satın alma iddiasını ispatlaması ve muris … payı yönünden aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi durumunda muris … payının mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi; … payı dışındaki paylar yönünden (yani tereke haricindeki müstakil paylar yönünden) sadece dava açanların satın aldıkları payları ile sınırlı olarak tapu iptali ve tescil hükmü kurulması gerektiği gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeden, taraf teşkili sağlanmaksızın ve belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesisi isabetsiz olup, tarafların temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.