Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/15011 E. 2020/2197 K. 24.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15011
KARAR NO : 2020/2197
KARAR TARİHİ : 24.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … Paşa Köyü çalışma alanında bulunan 1021 ada 28, 29, 31, 32 parsel sayılı 97.283, 15.636, 10.667 ve 24.489 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı nedeniyle 29/32 payla … mirasçıları adına, 3/32 payla … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı … ve arkadaşları, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı …, …, … ve … yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar zilyetliğe dayanarak dava açmışlar; davalılar ise dava konusu taşınmazın tespitinde esas alınan tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece, davacıların imar-ihyaya dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtıkları, yargılama sırasında davalıların dayandıkları tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve dava konusu taşınmazlarda zilyet olduklarını beyan ederek dava sebebini değiştirdikleri, buna davalıların muvafakat vermedikleri ve tapulu taşınmazlarda imar ve ihyanın mümkün olmadığı belirtilerek, dava konusu taşınmazlar için açılan davanın reddine ve davayı takip etmeyen bir kısım davacılar hakkında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacılar dilekçelerinde, dava konusu taşınmazların murisleri…’den geldiğini belirterek dava açmışlardır. Murisleri…’nin terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Birlikte dava açarak davanın tereke adına yürütülmesi hususunda iradelerini beyan etmiş olan davacılardan bir kısmının daha sonra duruşmalara gelmemesi, davanın mirasçılardan birkaçı tarafından takip edilmesi, başlangıçta tüm mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanmış olması nedeniyle davanın tereke adına yürütülmesine engel oluşturmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı …, …, … ve … yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

Öte yandan dava konusu taşınmazlar, tapu kaydına dayalı olarak davalılar adına tescil edildiği halde, tespite esas tapu kaydının tüm dayanak belgeleri yöntemince uygulanmamış, komşu parsellerin kadastro tutanakları, tapu kayıtları ve dayanak belgeleri getirtilerek komşu parsel uygulaması yapılmamış, bir kısım davalılar yargılama sırasında, davacıların zilyetliklerinin kendi adlarına olmadığını, davalılar adına olduğunu beyan ettikleri halde bu husus üzerinde durulmamış, 3402 sayılı Yasa’nın 46/1. maddesi uyarınca, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacılar lehine iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmamıştır. Ayrıca, davacılar en başta davalarını açarken zilyetlik hükümlerine de dayandıklarından daha sonraki beyanlarının dava sebebini değiştirme olarak kabul edilemeyeceği de Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin kadastro tutanakları, tapu kayıtları ve varsa dayanak belgeleri ile tespite esas alınan 1972 tarihli tapu kaydının tüm dayanak belgeleri ve iktisap sebebini gösterir şekilde tüm tedavül belgeleri getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde tespite esas tapu kaydının oluştuğu 1972 yılından 20 yıl öncesini bilebilecek, elverdiğince yaşlı mahalli bilirkişiler ve tanıklar ile fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmak suretiyle tespite esas alınan tapu kaydı yöntemince uygulanmalı ve dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, taşınmazların tapu kaydı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tapu kaydının hukuki kıymetini yitirip yitirmediği üzerinde durulmalı ve ayrıca davacıların zilyetliklerinin asli zilyetlik mi yoksa fer’i zilyetlik mi olduğu belirlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların niteliği, zilyetlik durumu ve zilyetlik süresi hususunda ayrıntılı bilgi alınmalı; bu şekilde davacılar yararına Kadastro Kanunu’nun 46/1. ve 14. maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı; söz konusu tapu kaydının uymadığının anlaşılması halinde ise, tespit tarihi esas alınmak suretiyle zilyetlik araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.