Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/14348 E. 2019/9173 K. 27.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14348
KARAR NO : 2019/9173
KARAR TARİHİ : 27.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı …, …Köyü çalışma alanında bulunan ve 1976 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra, 30.12.2013 tarihinde idari yoldan 69.589,87 ve 22.797,84 metrekare yüzölçümü ile ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edilen 421 ve 424 parsel sayılı taşınmazlar hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 07.03.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda çekişmeli 421 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile belirtilen bölümü ile 424 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ve davalı … Belediyesi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılmış olup, dava tarihi itibariyle tapuda kayıtlı bulunmayan dava konusu taşınmazlar, yargılama sırasında idari yoldan 421 ve 424 parsel numaraları ile Hazine adına tescil edilmekle, davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüş olması nedeniyle, tescil davası yönünden ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada yer alan …’nın davada taraf sıfatının kalmadığı ve mahkemenin kararıyla aleyhine bir hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, … vekilinin temyiz inceleme isteği yerinde değildir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca tescili istemiyle açılmış olup, yargılama sırasında tescili istenilen taşınmaz bölümleri idari yoldan 421 ve 424 parsel numaraları ile Hazine adına tescil edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlarda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının davacı lehine gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir arazinin kullanım süresini, niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olup, çekişmeli taşınmazların niteliğinin belirlenmesi amacıyla dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az 3 adet hava fotoğrafı üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken, harita mühendisi bilirkişisi tarafından tek hava fotoğrafı üzerinde ve taşınmazların niteliklerine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, taşınmazların hava fotoğrafında işaretlenmesi ile sınırlı bir inceleme yapılmış, mahkemece bu hususta ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından yapılan inceleme ile yetinilmiş; ayrıca dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların kayıtları getirtilerek yöntemince uygulanmamış ve davacı yönünden belgesiz araştırması yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan getirilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulundukları, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandıkları, kime ait oldukları, kimden nasıl intikal ettikleri, imar-ihya gerektiren yerlerden iseler imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri, imar-ihyaya konu edilmişlerse imar-ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde oluşan çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli, komşu parselleri de gösterir şekilde krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihya gerektiren yerlerden olmaları halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki ziraatçı bilirkişi raporunu irdeleyen, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliklerini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bu şekilde dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli; davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak, varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli ve bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı …’na iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.