Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/14214 E. 2019/9171 K. 27.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14214
KARAR NO : 2019/9171
KARAR TARİHİ : 27.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek, dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları ve memleket haritalarının getirtilmesi, jeoloji veya fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiye stereoskop ile inceleme yaptırılarak taşınmazın dava tarihine göre 20 yıl öncesindeki niteliğinin ne olduğu, tarım arazisi olarak kullanılan yer olup olmadığı konusunda ayrıntılı rapor alınması; davalı Hazine tarafından taşınmazın öncesinin mera olduğu öne sürüldüğüne göre ve çevresindeki taşınmazların 4753 sayılı Yasa uyarınca toprak tevzii komisyonu çalışmaları sonucu tapuya bağlanmış olduğu dikkate alınarak bu komisyon tarafından dava konusu taşınmaz bölümü hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının ve dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu köy içinde mera tahsisi yapılıp yapılmadığının sorulması, varsa mera tahsis kararı ve ekleri ile haritalarının getirtilmesi, komşu taşınmazların tapu kayıtlarının ve vergi kayıtları ile 183 ve 188 parsel sayılı taşınmazların tescil dosyalarının getirtilmesi, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu kadastro çalışma alanındaki mahalle ya da köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıkları ile ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, komşu taşınmazlara ait tapu kayıtlarında okunan ”mera” ve ”terze” sınırlarının neresi olduğu ve ”terze” ibaresinin neyi ifade ettiğinin saptanması, varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi, dava konusu taşınmaz bölümünü içine alan mera tahsisi var ise meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukuken değer taşımadığı, taşınmaz hakkında yapılan tahsisin dışında ise toprak tevzii komisyonunun mera niteliğini değiştirme yetkisi bulunması nedeniyle tahsis dışında bırakılan taşınmazların öncesi mera olsa bile tahsisin kesinleşmesi ile birlikte mera niteliğinin kalkacağı ve koşullarının varlığı halinde zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olacağının göz önünde bulundurulması, bu durumda koşulların varlığını belirlemek bakımından hangi tarihte, kim tarafından taşınmazın imar-ihyasına başlandığı, imar-ihyanın hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesine çalışılması, tanık ve yerel bilirkişi sözlerinin, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde giderilmesine çalışılması gereğine ve davalı Hazinenin tescil talebinin taşınmazın tümüne yönelik olduğu gözetilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken davanın kabul edilen bölümüne yönelik talebinin reddi ile yetinilmesinin isabetsizliğine” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 15.09.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı … adına, aynı rapoda 1, 2, 3, 4 ve 5 rakamlarıyla gösterilen bölümlerin davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli bölümde 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereği davacı lehine zilyetlikle iktisap şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, verilen hüküm dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Keşif sonucu harita mühendisi bilirkişisi tarafından ibraz edilen raporda 1984 yılı hava fotoğrafında, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde herhangi bir kullanımın olmadığı belirtilmiş olmasına ve dosya arasında bulunan fotoğraflardan da çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde keşif tarihinde dahi herhangi bir kullanım olmadığının anlaşılmasına rağmen mahkemece, ziraat bilirkişi kurulunun soyut ve kanaate dayalı raporuna itibar edilmek suretiyle karar verilmiştir. 3402 sayılı Yasa’nın 14. ve 17.maddeleri gereğince, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için, imar-ihyasının tamamlanmasını müteakip, çekişmesiz ve aralıksız en az 20 yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğin ekonomik amaca uygun şekilde sürdürülmesi zorunludur.
Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmaz bölümünde imar-ihyanın tamamlandığının ve davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiğinin ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.