Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/13597 E. 2019/7960 K. 02.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13597
KARAR NO : 2019/7960
KARAR TARİHİ : 02.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, …. Köyü çalışma alanında bulunan 144 ada 33 parsel sayılı 17.681,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın bir bölümüne yönelik tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 17.11.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 11.811,27 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmaz bölümünün, ortak murisleri olan babaları …’dan geldiğini, mirasçılar arasında yöntemine uygun taksim yapıldığını ve çekişmeli taşınmazın 10.000 metrekarelik kısmının kendisine bırakıldığını, bu kısma kendisinin zilyet olduğunu ileri sürerek, tapunun kısmi iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı ise, dava konusu taşınmazın davacı ile ortak murisleri …’dan geldiğini ve babaları … tarafından 28.02.1992 tarih ve 1572 yevmiye nolu düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile taşınmazın kendisine bağışlandığını savunmuştur. Mahkemece, nizalı taşınmazın ortak muristen geldiği, dava konusu taşınmazın bağış senedi düzenlendiği tarihte taşınır mal hükmünde olduğundan mülkiyetin nakli için zilyetliğin devrinin zorunluğu olduğu, taşınmaz bölüm üzerinde davacının zilyet olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmazın tarafların ortak murisi …’dan kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın ortak muris tarafından davalıya bağışlanıp zilyetliğin devredilip devredilmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafın dayadığı noter senedinin üçüncü sayfasında “…Alaplı İlçesi Küçükkaymaz ve Kabalar Köyü hudutları dahilindeki gayrimenkuller üzerindeki hak ve hisselerimin tamamını bana ölünceye kadar bakması şartı ile oğlum …’a devir ve temlik ettim…” diye yazılı olduğuna göre, bu beyanın zilyetliğin devrini de kapsadığının kabulü gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın, bağış senedinde sayılan taşınmazlardan olup olmadığı belirlenmemiştir. Ayrıca davalı tarafın dosyaya sunduğu kira sözleşmesine karşı davacının diyecekleri sorulmamış, davacının bu kira sözleşmesini imzalamasının, davalı tarafın üstün hakkını kabul ettiği anlamına gelip gelmeyeceği hususu tartışılmamış, mirasçılar arasında yöntemince taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise nizalı bölümün kime kaldığı ve davacının zilyetliğinin hangi sebebe dayandığı hususlar araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece; dava konusu taşınmazın tespite dayanak bağış senedi kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, senet kapsamında kalıyor ise; davacı tarafın kadastro tespitine kadar sürdürdüğü zilyetliğin hangi sebebe dayandığı davalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, davalı tarafın dosyaya sunduğu kira sözleşmesine karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, davacının davalı taraf ile kira sözleşmesi imzalamasının, davalı tarafın üstün hakkını kabul ettiği anlamına gelip gelmeyeceği hususu tartışılmalı; çekişmeli taşınmaz senet kapsamında kalmıyor ise, yerel bilirkişi ve tanıklardan; mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmışsa ne zaman yapıldığı, dava konusu taşınmaz bölümün taksimen kime kaldığı ve taksimde diğer mirasçılara ne verildiği, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ve ne şekilde zilyet edildiği hususları sorulup, maddi olaylara dayalı somut beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde gerekirse yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı ve hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde gösterilmeli; ayrıca dava konusu bölümün taksimen davacıya kaldığı ispatlanamaz ise, davacının zilyetliğinin tereke adına olduğunun kabul edilmesi gerekeceğinden, davacının en fazla miras payını isteyebileceği hususu gözden kaçırılmamalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.