Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/13473 E. 2019/8655 K. 18.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13473
KARAR NO : 2019/8655
KARAR TARİHİ : 18.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı …, …. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiye davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışmalarının 1993 yılında tamamlanmış olup davacının bu tarihten sonraki bir tarihte köy boşluğu olan yeri kullanmaya başladığı, kadastro sonuçlarına göre köy boşluğu olan yerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olamayacağı; kadastro tespitinin 1993 yılında yapılmış olması nedeniyle dava tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuş olmakla kadastro öncesi sebeplere dayanarak tescil talep etmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu taşınmazın, dosya içerisinde bulunan 10.11.2015 tarihli fen bilirkişi raporu ve eki krokide (A) harfiyle gösterilen ve köy boşluğu olarak tescil harici bırakılıp, kadastro sırasında hakkında tutanak düzenlenmeyen yer olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa’da, gerekse de 4721 sayılı Yasa’nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır.
Öte yandan TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil davalarında, TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği halde yasal ilanlar yapılmadan karar verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, yöntemine uygun şekilde yasal ilanlar yaptırıldıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek dava tarihi itibarı ile davacı taraf lehine 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddeleri koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı gerekçeyle karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.