Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/13228 E. 2019/3377 K. 07.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13228
KARAR NO : 2019/3377
KARAR TARİHİ : 07.05.2019

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 07.05.2019 gün ve saatte temyiz eden Hazine vekili Avukat … ve … geldiler. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelen tarafların yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 289 ada 41 parsel sayılı 800,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ve tarla vasfıyla … adına tespit edilmiştir. Davacı …, çekişmeli taşınmazın yol olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine çekişmeli taşınmazın yaylak olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının ve asli müdahil Hazinenin davalarının reddine, çekişmeli 289 ada 41 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … ve asli müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 14.04.2016 havale tarihli bilirkişi raporuna göre 1971 tarihli hava fotoğraflarında yol gözükmediği, ayrıca tespit tarihine en yakın uydu fotoğrafı incelendiğinde de 18.06.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile belirtilen kısımlar yönünden ayırıcı bir surette yol gözükmediğinin anlaşıldığı, dosyada bulunan fotoğraflarında bu hususu desteklediği ve zeminde yol olduğu iddia edilen dava konusu yerin, komşu parsellerin toprak yapısından farklı bir toprak yapısının bulunmadığı (çalılık olarak gözüktüğü) gerekçesiyle davacı …’nun; dava konusu taşınmazın yayla olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt ve sınırlandırmanın olmadığı, dava konusu 289 ada 41 parseli çevreleyen komşu parsellerin kadastro tutunakları ve nitelikleri incelendiğinde de, dava konusu parsele komşu yayla olarak sınırlandıran herhangi bir parselin bulunmadığının ve komşu taşınmazlar gözetildiğinde yaylak bütünlüğü ile bir irtibat ve bağlantısının olmadığının anlaşıldığı, her ne kadar keşifte beyanları alınan bir kısım mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişileri beyanlarında, dava konusu yerin kadastrodan önce kullanımının olmadığı belirtilmiş ve 14.04.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda incelenen hava fotoğrafları ve 2004 tarihli uydu fotoğrafında da dava konusu yerde tarımsal faaliyet yapılmadığına ilişkin açıklamalar mevcut ise de, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30/2. maddesinde belirtilen re’sen araştırma ilkesinin somut olayda uygulanamayacağı gerekçesiyle de asli müdahil Hazinenin davası reddedilmiş olup varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacı, çekişmeli taşınmazın yol olduğu iddiasıyla dava açmış olup, taşınmaz başında yapılan keşifte, mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri, davacı tanıkları ve hatta davalı tanıkları da dahil olmak üzere dinlenen herkes ittifakla, taşınmazda geçmişten beri yol olarak kullanılan bir bölüm olduğunu ifade etmişler, bu husus mahkeme hakimince de gözlenmiş ve keşif tutanağına derc edilmiştir. Fen bilirkişisince de zeminde yol olarak mahalli bilirkişi ve tanıklarca gösterilen yerin, raporda (B) harfi ile gösterilen 150,78 metrekarelik bölüm olduğu belirtildiğine göre, raporda (B) harfi ile gösterilen bu bölümün yol olarak terkinine karar verilmesi; taşınmazın (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden ise, keşifte alınan bir kısım beyanlarda davalı tarafın kullanımının kadastro tespitinden sonra başladığının beyan edilmiş olması, harita mühendisi tarafından düzenlenen 14.06.2016 havale tarihli raporda, 1990 tarihli hava fotoğrafı ve 2004 tarihli uydu fotoğrafında taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet bulunmadığının, zirai raporda ise zeminde bulunan ağaçların yaşlarının 3-5 ve 5-10 olduğunun belirtilmiş olması karşısında, davalının tespit tarihine kadar (A) ve (C) bölümleri üzerinde ekonomik amaca uygun bir kullanımının bulunmadığı, bu bölümlerin devletin hüküm ve tasarrufunda olup, ekonomik yarar sağlayabilecek yerlerden olduğu ve Hazinenin asli müdahale isteminin bu hususu da kapsar nitelikte olduğu anlaşılmakla; çekişmeli taşınmazın (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.