Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/1118 E. 2018/6015 K. 18.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1118
KARAR NO : 2018/6015
KARAR TARİHİ : 18.10.2018

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVALILAR : …, HAZİNE
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3402 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında Musalı Köyü çalışma alanında bulunan 2207 parsel sayılı 5.057,88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ilk tesis kadastrosu sırasında kimsenin kullanımında olmayan ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, 2000 yılından beri …’ün kullanımında bulunduğu hususları edinme sütünuna yazılarak, beyanlar hanesine ise “iş bu taşınmaz tarla vasfındadır” şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …; taşınmazın … ile ilgisi bulunmadığı, 20 yılı aşkın süredir kendi zilyetliğinde bulunduğu iddiasına dayanarak … adına yapılan haksız tespitin iptali ile taşınmazın kendi adına tescili istemiyle …’e husumet yönelterek dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine; zilyetlik şerhinin iptali istemiyle davaya müdahale talebinde bulunmuş ve 02.03.2015 tarihli celse de müdahillik talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili ve davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınmazların kayıtlarına kullanıcı şerhi yazılması ancak yasalarla özel düzenleme yapılması ile mümkündür. Yargılama konusu olayda 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu söz konusu olmayıp, yapılan işlem tescil harici kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışmasıdır. Bu tür kadastro çalışmalarında ancak 3402 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde muhdesatın bulunması halinde bunun beyanlar hanesinde gösterilmesi mümkündür. Edinme nedeni sütunundaki bilgiler, açıklama niteliğinde olup, adına tespit yapılan kişiler haricindeki şahıslar bakımından bir hak doğurması söz konusu değildir. Böyle bir hakkın doğabilmesi için taşınmazda kullanıcı olunduğuna ya da üzerindeki muhdesatların aidiyetine yönelik bilgilerin kadastro tutanağının beyanlar hanesine şerh edilmiş olması gerekir. Kadastro tutanağının beyanlar hanesinde yer alan bu nitelikteki şerhlere yönelik olarak dava açılması mümkün olup, edinme nedeni sütununda yazılı bilgilere karşı dava açılmasında, bu bilgilerin açıklama niteliğinde olması nedeniyle hukuki yarar bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, somut olayda davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki koşulların oluşmadığı ve taşınmaz üzerinde 3402 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca beyanlar hanesine şerh edilebilecek bir muhdesatın da bulunmadığı anlaşılmakla, taşınmazın edinme sütununda yer alan açıklama niteliğindeki bilgilere karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; dava reddedildiğine göre yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması isabetsiz olup temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile hükmün bu nedenle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.