Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/10644 E. 2019/136 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10644
KARAR NO : 2019/136
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 22.01.2019 gün ve saatte temyiz eden Hazine vekili Avukat … geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 103, 104, 127; 101 ada 159 parsel sayılı 2.585,61; 4.152,57; 5.743,76 ve 20.207.877,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 101 ada 103 parsel kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle …; 104 parsel aynı nedenle 1/2’şer payla davalı … ile dava dışı …; 127 parsel sayılı taşınmaz miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle elbirliği halinde Mevlüde, Abdullah, İkbal, Sultan, Sevda ve … adlarına tarla vasfıyla tespit edilmiş; 159 parsel sayılı taşınmaz ise beyanlar hanesine “krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4.920,97 metrekarelik kısım sit alanıdır” şerhi yazılarak mera vasfıyla sınırlandırılmıştır. Davacı Hazine; çekişmeli 101 ada 103, 104 ve 127 parsel sayılı taşınmazların; 101 ada 159 parsel sayılı taşınmazla bir bütün olup kadim mera olduğu iddiasına dayanarak 101 ada 159 parsel sayılı taşınmazla tevhiden tescili istemiyle; davacılar Hacı ve … ise 101 ada 159 parsele yönelik olarak, bu parselin mera olmadığı iddiası ile irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davaların reddine çekişmeli 101 ada 103, 104, 127, 159 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ve davacılar … ile … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, mahallinde 11.06.2014 tarihinde keşif yapılmasına karar verildiği, keşif günü bilirkişi heyeti eşliğinde keşif mahalline gidildiği, ancak taraflardan hiçbiri keşif mahallinde bulunmadığından keşfin yapılamadığı, HMK’nın 190. maddesi uyarınca ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, yine HMK madde 291 uyarınca tarafların keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorunda olduğu amir hükümleri uyarınca keşfin yapılmasını engelleyici tutum ve davranışlarda bulunan davacıların kendi iradeleriyle açmış oldukları davaları sürüncemede bıraktıkları, yargılamayı geciktirdikleri, mevcut davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na göre re’sen araştırma ilkesine tabi olan davalardan olmayıp taraflarca hazırlanma ilkesine tabi olan davalardan olup usulüne uygun olarak alınan keşif ara kararına uymayan davacı tarafın bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları, dosya kapsamına göre de ileri sürdükleri hususların soyut iddiadan ileri geçemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Mahkemece 2010-2013 tarihleri arasında bir çok kez keşif kararı verilmesine rağmen taraflara yüklenemeyecek nedenlerle (personel yetersizliği, hava koşulları, mahalli bilirkişi temin edilememesi vs.) yapılmasına karar verilen keşiflerin ertelenmesine karar verilmiş; son olarak 04.11.2013 tarihli celse de ise önceki ara kararlar doğrultusunda yapılamayan keşfin 11.06.2014 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ise de, anılan celse de taraflar hazır bulunmadığı gibi kendilerine keşif gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye de tebliğ edilmemiş, dolayısıyla taraflar keşif gün ve saatinden haberdar edilmemiştir. Bu nedenle tarafların keşif yapılmasını engelleyici tutum ve davranışlarda bulundukları ve davalarını kendi iradeleri ile sürüncemede bıraktıklarından söz edilemez. Ayrıca, çekişmeli 159 parsel sayılı taşınmaz mera olarak tespit edildiği halde, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun ile … İli “Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kaldığı ve büyükşehir belediyeleri sınırları içinde kalan köylerin tüzel kişilikleri sona erdiği için… Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılması gerekirken bu husus göz ardı edilmiş;çekişmeli taşınmazlara komşu tüm parsel tutanakları ve varsa dayanağı olan kayıtlar (tapu, vergi vs.) celp edilmemiş; 159 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde bir bölümünün sit alanı olduğu belirtildiği halde bölgeye ait sit haritası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden getirtilmemiş olduğundan, dosyanın keşfe hazır hale geldiğinden de söz edilemez.
Hal böyle olunca, öncelikle, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu Kayseri İlinin “Büyükşehir” statüsünü kazandığı; bahsi geçen Yasa ile Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliğinin kaldırılıp mahalle olarak, bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldıkları; dolayısıyla Karapınar Köyü’nün de tüzel kişiliğinin anılan yasa ile sona erdiği dikkate alınarak; taşınmazın bulunduğu … Belediye Başkanlığı’na davanın ihbar edilip 159 parsel yönünden taraf koşulunun sağlanması; bu yolla taraf koşulu sağlandıktan sonra davaya karşı savunma ve delilleri sorulup saptanması; ayrıca çekişmeli tüm taşınmazlara komşu tüm parsel tutanakları ve varsa dayanağı olan kayıtların (tapu, vergi vs.) bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması yine 159 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde bir bölümünün sit alanı olduğu belirtildiği dikkate alınarak bölgeye ait sit haritası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden getirtilmesi; bu şekilde dosya keşfe hazır hale geldikten sonra keşif kararı verilmesi; 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi gereğince buna ilişkin ara kararda ve bu ara karara istinaden çıkartılacak meşruhatlı davetiyede; hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişiler, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için her ilgilisine makul ve belirli bir süre tanınması, ilgilisine tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişilere ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, taşınmaz başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına da dikkat edilmesi, ara kararın gerekleri yerine getirildiği takdirde çekişmeli taşınmazlar başında keşif yapılarak ve tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olanan taraftan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı Hazineye verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılar İsmail ve …’e iadesine, 22.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.