Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2016/10217 E. 2019/4706 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10217
KARAR NO : 2019/4706
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … İlçesi Yemliha Mahallesi çalışma alanında bulunan 7769, 7791, 8099, 9081 ve 10774 parsel sayılı sırasıyla 4.018.00, 2.791.00, 11.950.00, 767,00 ve 9.103,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiş; 7791 parsel sayılı taşınmazın tespiti itirazsız olarak, 7769, 8099, 9081 ve 10774 parsel sayılı taşınmazların tespitleri ise hükmen kesinleşmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 7769, 7791, 8099, 9081 ve 10774 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacı … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazların 1943 yılından beri öncesinde davacının babası … tarafından daha sonra ise davacı tarafından zilyetliğinde bulundurulduğu, bu şekilde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlardan 7769, 8099, 9081 ve 10774 parsel sayılı taşınmazların davacının annesi olan … tarafından açılan davanın reddedilmesi üzerine hükmen tapuya tescil edildikleri anlaşıldığı halde taşınmazların hükmen tescillerine esas dava dosyaları getirtilerek kesin hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı karar yerinde tartışılmadığı gibi mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazların davacının babasından kaldığı belirtilmesine karşın davacıya ne şekilde (taksim, hibe, satın alma vs.) intikal ettiği hususunda ayrıntılı beyan alınmamış, bu şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamış; çekişmeli taşınmazlardan 7791, 9081 ve 10774 parsel sayılı taşınmazların belirtmelik tutanaklarında davacının annesi olan …’ın kullanımında olduğunun, 8099 parsel sayılı taşınmazın belirtmelik tutanağında ise davacının annesi …’ın annesi …’in kullanımında olduğunun belirtilmesi ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında ise taşınmazların davacının babasından kaldığının beyan edilmesi karşısında taşınmazların öncesinin kimden geldiği hususunda çelişki oluştuğu halde bu çelişki üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, davacının annesi …’den mi yoksa babası…’ten mi kaldığı net olarak belirlenmeksizin karar verilmiştir. Diğer taraftan çekişmeli taşınmazlara ait belirtmelik tutanaklarında çekişmeli taşınmazların köy orta malı ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sürülmek suretiyle edinildikleri belirtilmesine karşın taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı ve taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumuna kadar davacı taraf yararına Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı da net olarak ortaya konulmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle çekişmeli 7769, 8099, 9081 ve 10774 parsel sayılı taşınmazların hükmen tescillerine esas dava dosyaları ile çekişmeli taşınmazlara komşu taşınmazların kadastro tespit tıtanakları ile varsa dayanakları olan belgeler ve hükmen tapuya tescil edilmiş iseler hükmen tescillerine esas dava dosyaları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulundukları, öncelerinin zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazların davacının babasından geldiğinin belirtilmesi halinde hangi nedenle belirtmelik tutanaklarında annesi …’nin ve anneannesi Yeter’in kullanımında olarak gösterildiği sorulup saptanılmalı, davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı belirlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazların toprak yapılarını ve niteliklerini, zirai durumlarını, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye ise keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazları komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazların hükmen tesciline esas dava dosyasının eldeki dosya bakımından kesin hüküm niteliğinde olup olmadığı tartışılmalı, bundan sonra davacının aktif dava ehliyeti bulunduğunun ve kesin hüküm bulunmadığının anlaşılması halinde davacı lehine Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenip iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.