YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9922
KARAR NO : 2015/11964
KARAR TARİHİ : 19.10.2015
MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca Komşu 629 ada 93 ve 94 parsel maliki .. talebi üzerine yapılan düzeltme işlemi sırasında Sümerevler Mahallesi çalışma alanında bulunan taşınmazların paftasında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı …., Kadastro Müdürlüğünce yapılan aplikasyon işlemi sırasında kendisine ait taşınmazın 7 metre yola kaydığını belirterek sınırların eski hale getirilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 737 (eski 625) ada 112 parsel sayılı taşınmazın kadastro paftasının 25.05.2012 havale tarihli teknik bilirkişiler ek raporunun ekindeki krokinin kesik kesik gösterilen kısmı ve koordinatları göz önüne alınarak pafta zemini olarak düzeltilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve davalı …. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan aplikasyon çalışmaları nedeni ile 93 ve 94 parsel ile davacıya ait taşınmazın sınırlarında meydana gelen kaymanın düzeltilmesi istemine ilişkin olup, fen bilirkişi raporunda ise ilgili parsellerin sınırlarında oluşan kaymanın kadastro çalışmaları sırasında meydana geldiği belirtilmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesine göre re’sen veya ilgilinin müracaatı üzerine Kadastro Müdürlüğünce yapılabilir. Kadastro Müdürlüğünün yaptığı işlem üzerine, bu işlemlerin iptali için de tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Sulh Hukuk Mahkemelerinde dava açılabilir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, bu maddenin uygulanmasında, Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin aranmayacağı açıkça belirtilmiştir. Somut olayda; davacı tarafça, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesine dayanılarak işlem yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne başvurulmaksızın doğrudan dava yoluna gidilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesi uyarınca “yargı yolunun caiz olması” dava şartları olarak düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, belirtilen düzenleme karşısında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinde öngörülen idari işlem basamakları yerine getirilmeden, doğrudan mahkemeye açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. O halde; mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek yargı yeri nedeniyle davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı … iadesine, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.