Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/8957 E. 2015/12691 K. 27.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8957
KARAR NO : 2015/12691
KARAR TARİHİ : 27.10.2015

MAHKEMESİ : İNCESU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2013/45-2014/234

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu B. Mahallesi çalışma alanında bulunan 149 ada 118 parsel sayılı 16003 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, Mustafa itirazı üzerine 07.11.1974 tarihli Komisyon kararı ile taşınmazın 2757 metrekarelik kısmının tapu kaydı nedeniyle Mustafa adına, kalan kısmının Hazine adına tesciline karar verilmiş, 07.01.1975 tarihinde kesinleşen tespit sonucu taşınmazın tamamı bağ vasfıyla Mustafa l adına tescil edilmiştir. Davacı Hazine; Komisyon kararı gereğince çekişmeli taşınmazın 13246 metrekarelik kısmı için tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuşsa da, verilen karar dosya kapsamına ve yasaya uygun düşmemektedir. Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” denmektedir. Davacı Hazine tarafından açılan bu dava, çekişmeli 149 ada 118 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescili esnasında Komisyon kararının dikkate alınmaması üzerine yapılan yanlışlık nedeniyle yolsuz tescile karşı açılan tapu iptal ve tescil davasıdır. Dolayısıyla dava, kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanmamaktadır. Bu nedenle, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen hakdüşürücü süre bu davada uygulanamaz. Mahkemece bu husus göz önüne alınmadan yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.