Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/75 E. 2015/13488 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/75
KARAR NO : 2015/13488
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu…Köyü çalışma alanında bulunan 168 ada 1 parsel sayılı 119.938,96 ve 168 ada 23 parsel sayılı 219.674,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların bir kısmı hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Ayrıca davacı … ve müşterekleri tarafından aynı parsellerin bir kısmına yönelik aynı nedene dayalı olarak açılan dava da bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın ve birleşen davanın kabulü ile çekişmeli 168 ada 23 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişinin 03.09.2014 tarihli raporu doğrultusunda tapu kaydının iptali ile 1/9 hisse oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümleri üzerinde davacılar lehine zilyetlikle kazanım koşulları gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz, ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ve birleşen dosya davacıları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının lehlerine oluştuğu iddiası ile dava açmıştır. Davacılar tarafından davaya konu edilen kısımlar keşif neticesinde fen bilirkişi tarafından hazırlanan raporda (A), (B1) ve (B2) harfleri ile numaralandırılarak krokide gösterilmiştir. Ancak ziraat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davaya konu edilen kısımlara ilişkin ayrı ayrı değerlendirme yapılmadığı gibi taşınmazların tarım arazi vasfında olduğu belirtilmesine karşın keşif sırasında çekilerek dosyaya konulan fotoğraflarda dava konusu taşınmaz taşlık ve kayalık olarak fotoğraflanmıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, doğru sonuca varılabilmesi için, kadastro tespit tarihinden önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları getirtildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üniversiteden seçilecek 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyeti huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanına belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aleti ile inceleme yaptırılmalı, ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın öncesinin hangi nitelikte olduğu arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığı, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü ve kimden kime aktarıldığı konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, ayrıca davaya konu yerde TCDD tarafından kamulaştırma çalışmaları yapıldığı da dikkate alınarak kamulaştırma harita ve belgeleri de getirilerek tarafların iddiasına konu yerlerin kamulaştırılan alan içerisinde kalması halinde TCDD davaya dahil edilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, Hakim doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorunda olduğu halde, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazlardan 168 ada 23 parsel sayılı taşınmaz üzerinde üç ayrı yer gösterildiği halde, hangi kısmın kim tarafından kullanıldığı belirlenmeksizin ve hangi kısma yönelik hüküm tesis edildiği anlaşılamayacak şekilde hüküm kurulması, her bir bölümün ayrı ayrı harflendirilip yüzölçümlerinin hüküm fıkrasında gösterilmemesi isabetsiz olduğu gibi dava konusu edilen 168 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmaması dahi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.