Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/7283 E. 2015/10367 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7283
KARAR NO : 2015/10367
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

MAHKEMESİ : ANTALYA KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında …. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan eski 459 parsel sayılı 12.256 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 28251 ada 55 parsel numarasıyla ve 12.305,46 metrekare olarak, tapuda …. ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 1612 parsel sayılı 15.048 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 28251 ada 57 parsel numarasıyla ve 15531.2 metrekare olarak tespit edilmiştir. Davacı …. kendisi adına tapuda kayıtlı bulunan eski 460, yeni 28251 ada 56 parsel sayılı taşınmazın tescil ilamı ile oluştuğunu ve ilamın kesin hüküm niteliğinde olduğunu belirtip taşınmazın miktarındaki eksilmenin ve sınırındaki değişmelerin dava konusu 55 ve 57 parsellerden kaynaklandığı iddiasıyla dava açmış, asli müdahil ….. ise dava konusu eski 459 yeni 28251 ada 55 parsel sayılı taşınmazda kullanım kadastrosu düzenlendiği ve … lehine zilyetlik şerhi verildiğini belirtip dava konusu taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın davacı ve asli müdahilin davasının reddine, çekişmeli eski 460 parsel yeni 28251 ada 56 parselin 9029.17 metrekare, Eski 1612 parsel yeni 28251 ada 57 parselin 15531.2 metrekare, eski 459 parsel yeni 28251 ada 55 parselin 12305.46 metrekare olarak sınır ve yüzölçümünün düzeltilmesine, davacının kesin hükme yönelik davası yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ve asli müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
1- Müdahil davacının temyiz itirazları yönüyle; Mahkemece 22/A çalışmalarının mevzuat hükümlerine uygun olduğu gerekçe gösterilerek davacı ve asli müdahil davalarının reddine karar verilmiş ise de verilen hüküm usul ve yasaya uygun değildir. Davacı tarafından askı ilan süresi içerisinde 3402 sayılı Kanun’un 22/A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu işlemine karşı görevli olan Kadastro Mahkemesinde dava açılmış olup, müdahil Emine’nin uygulama kadastrosuna ilişkin bir talebi bulunmayıp, 1992 yılında yapılan kullanım kadastrosu sonucu, davalılardan … lehine verilen ve 2009 yılında yapılan güncelleme sonucu oluşan kullanım şerhinin iptali ile kendi adına kullanıcı şerhi verilmesine ilişkin talepte bulunmuştur. Bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi zorunludur. Asıl davacı tarafından uygulama kadastrosuna yönelik açılan dava konusu ile müdahilin dava konusu hakkında bağlantı bulunmamaktadır. Kullanım kadastrosuna ilişkin davanın bu davadan tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Davacının temyiz itirazları yönüyle; Mahkemenin hükme dayanak yaptığı fen bilirkişi raporunda 56 parseldeki azalmanın, hatalı sınır uygulamasından ve tesis kadastrosundaki ölçü ve tersimat pafta ve zemin uyumsuzlukları ile grafik pafta olarak hesaplanmasından kaynaklandığını ayrıca, uygulama kadastrosunun doğru olduğu belirtilmiş olup mahkemece bu çelişki giderilmeden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle denetime veri teşkil edecek ortofoto, tesis kadastrosuna ait orijinal ölçü krokisi, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihlere en yakın hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritalarda değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ile eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, fen bilirkişisinden uygulama kadastrosuna esas teşkil eden bilgi ve belgeler, hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve memleket haritaları ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişi raporunda, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların yüzölçümleri ya da sınırları itibariyle zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar bilimsel yöntemlerle açıklanmalı; raporda, “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılara yer verilmelidir. Ayrıca fen bilirkişisinden, birincisi “ada bazında”, ikincisi, “çekişmeli taşınmazlar ile komşularını daha büyük ölçekle kapsar bazda” ve üçüncüsü ise “çekişmeli taşınmazı daha yakın planda gösterecek bazda” “ortofoto üzerinde tesis kadastrosuna ait harita ile uygulama haritasını” çakıştırır tarzda en az üç adet harita düzenlenmesi ve uygulama haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları göstermesi istenmelidir. Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamış, bilimsel verilerle desteklenmeyen ve denetime imkan vermeyen soyut içerikli, gerekçesiz ve yetersiz fen bilirkişi rapor ve haritasına itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Hükme asas alınan teknik raporda ölçü krokisi, ölçü çizelgesi ve hesap cetveli değerlendirilerek kadastro paftasının bunlara uygun olarak tersim edilip edilmediği değerlendirilmemiş, tersimat hatası var ise nedenleri ayrı ayrı denetime uygun şekilde gösterilmemiş, tersimat hatası yok ise tesis kadastrosu sırasında ölçü hatası yapılıp yapılmadığı teknik bilgiler, eski tarihli hava ve uydu fotoğrafları esas alınarak belirlenmemiştir. Mahkemece, eksik inceleme ve araştırmaya, yetersiz fen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir. O halde, mahkemece yukarıda belirtilen ilkelere uygun şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yapılacak keşifte teknik bilirkişi aracılığı ile ölçü krokisi, ölçü çizelgesi ve hesap cetveli değerlendirilerek kadastro paftasının bunlara uygun olarak tersim edilip edilmediği değerlendirilmeli, tersimat hatası var ise nedenleri ayrı ayrı belirtilerek denetime uygun şekilde gösterilmeli, tersimat hatası yok ise tesis kadastrosu sırasında ölçü hatası yapılıp yapılmadığı teknik bilgiler, eski tarihli hava ve uydu fotoğrafları kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle belirlenmeli bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetsiz olup, kabule; dava reddedildiğine göre “uygulama gibi tespit ve tesciline” karar verilmesi gerekirken, taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.