Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/21492 E. 2018/1630 K. 09.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21492
KARAR NO : 2018/1630
KARAR TARİHİ : 09.03.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1985 yılında kesinleşen kadastro sonucu …. Mahallesi çalışma alanında bulunan 1330 parsel sayılı 56.427,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Aynı yer çalışma alanında bulunan 571 parsel sayılı 3.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 17.01.1326 tarih 289 sayılı …b hükmünde aranan zilyetlik süresinin gerçekleşmediği gerekçesiyle sınırlandırılması yapılarak kadastro harici bırakılmıştır. Davacı … 22.04.2010 tarihinde tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda çekişmeli 571 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın feragat nedeniyle, çekişmeli 1330 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan 571 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün ONANMASINA,
2- Dava konusu 1330 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunması sebebiyle usulden (hak düşürücü süre nedeniyle) reddedildiğine ve davalı vekille temsil edildiğine göre, davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesinin 2. bendi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin göz ardı edilmesi isabetsiz olup bozma nedeni ise de; yapılan bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün A-) 5. bendinde yer alan “davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.220,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine” ibarelerinin hükümden çıkartılarak yerine “karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine’ye ödenmesine” cümlesi eklenerek hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.