Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/18916 E. 2015/14834 K. 07.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18916
KARAR NO : 2015/14834
KARAR TARİHİ : 07.12.2015

MAHKEMESİ: .ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2014
NUMARASI : 2013/76-2014/74
.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ……Mahallesi çalışma alanında bulunan 179 ada 154 ve 155 parsel sayılı sırasıyla 43286.06 ve 74035.70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılarak özel sicile kaydedilmiştir. Davacı…..tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 179 ada 154 ve 155 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (K) ve (I) harfi ile gösterilen kısımların, taşınmazlardan ayrılmak suretiyle takip eden parsel numarası altında davacı …….adına tarla niteliği ile kalan kısımların ise davalı Maliye adına mevcut haliyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı …. vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanılarak açılmış olup, kadastro sonucu oluşan mera kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli 179 ada 154 parsel sayılı taşınmaz kadim mera olduğu gerekçesiyle, çekişmeli 179 ada 155 parsel sayılı taşınmaz ise 71 numaralı toprak tevzi komisyonunca 3 numaralı mera parseli olarak ayrıldığından bahisle mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı, 22.06.1971 tarih, 27, 28 ve 33 numaralı tapu kayıtları ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, fen bilirkişisi tarafından çekişmeli 179 ada 154 parsel sayılı taşınmazda (K), çekişmeli 179 ada 155 parsel sayılı taşınmazda ise (I) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacının dayandığı tapu kayıtlarının kapsamı içerisinde kaldığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi, “4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur” hükmünü içermektedir. Buna göre, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına bu yasa uyarınca (3402 sayılı Yasa 14 vd. Maddeleri) kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılması halinde zilyetleri adına tescil edilmeleri gerekmektedir. Çekişmeli 179 ada 155 parsel sayılı taşınmaz toprak tevzi komisyonunca 3 numaralı mera parseli olarak ayrılan bir yer
olduğundan bahisle mera olarak sınırlandırıldığı halde 3 numaralı toprak tevzi parseline ait toprak tevzi haritası, tevzi parselinin dayanağı olan belirtmelik tutanağının okunaklı ve onaylı örneği ile belirtmelik tutanağında taşınmaza uygulanan tapu ve vergi kayıtları var ise bu kayıtların tesisinden itibaren tüm tedavülleri getirtilerek toprak tevzi haritası keşif sırasında uygulanmamış, çekişmeli taşınmazların toprak tevzi çalışması sırasında mera olarak tahsisi yapılan alanda kalıp kalmadığı belirlenmemiş ve taşınmazın mera olarak ayrılma nedeninin yer aldığı belirtmelik tutanağındaki bilgiler gözetilmemiştir. Ayrıca, davacının dayandığı 22.06.1971 tarih, 27, 28 ve 33 numaralı tapu kayıtlarının tesisinden itibaren oluşum belgeleri ile birlikte tüm tedavülleri, varsa haritaları ve bu tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları sırasında revizyon görüp görmediği, görmüş iseler revizyon gördükleri taşınmazların kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri getirtilmemiş, söz konusu tapu kayıtları keşif sırasında usulünce uygulanmadan ve taşınmazlar davacı dayanağı tapu kayıtlarının kapsamı dışında ancak mera olarak belirlenen toprak tevzi parsellerinin kapsamı içinde kalıyor iseler taşınmazların toprak tevzi çalışmalarından önce kamu malı niteliğinde kadim mera olup olmadıkları ve davacı yararına 3402 sayılı Yasa’nın 46/1. ve 14. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan ve öte yandan çekişmeli her iki taşınmaz da mera olarak sınırlandırılmış olmasına rağmen davada yararı bulunmayan komşu köyler halkından mahalli bilirkişi dinlenmeden karar verilmiştir. Hal böyle olunca; öncelikle 3 numaralı toprak tevzi parseline ait toprak tevzi haritası, tevzi parselinin dayanağı olan belirtmelik tutanağının okunaklı ve onaylı örneği ile belirtmelik tutanağında taşınmaza uygulanan tapu ve vergi kayıtları var ise bu kayıtların tesisinden itibaren tüm tedavülleri, davacının dayandığı 22.06.1971 tarih, 27, 28 ve 33 numaralı tapu kayıtlarının tesisinden itibaren oluşum belgeleri birlikte tüm tedavülleri, varsa haritaları ve bu tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları sırasında revizyon görüp görmedikleri, görmüş iseler revizyon gördükleri taşınmazların kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri getirtilmeli, komşu köyler halkından tarafsız, yaşlı, dava konusu taşınmazı iyi bilen üç kişilik mahalli bilirkişi isim listesi kolluk vasıtası ile temin edilerek dosya ikmal edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde; fen bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında toprak tevzi belgeleri uygulanarak çekişmeli taşınmazların toprak tevzi haritası kapsamında kalıp kalmadıkları, kalıyor iseler hangi tevzi parseli kapsamında kaldıkları ve davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları da usulünce uygulanarak çekişmeli taşınmazların davacı dayanağı tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadıkları belirlenmeye çalışılmalı, tapu kayıtları çekişmeli taşınmazları kapsamıyorsa toprak tevzi parselleri içinde kalan bölümler bakımından 3402 sayılı Yasa’nın 46/1. ve 14. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, toprak tevzi parselleri dışında kalan bölümler bakımından ise 3402 sayılı Yasa’nın 14. madde koşularının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında araştırma ve incele yapılmalı, bu kapsamda bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ne şekilde kullanıldığı, öncesinin kadim mera olup olmadığı, taşınmazın öncesinde kadim mera olmayıp toprak tevzi komisyonunca mera olarak haritaya bağlanmış olması halinde mera olarak haritaya bağlanma tarihinden geriye doğru davacının 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli ve kayıt uygulamasını gösterir şekilde krokili, ziraatçı bilirkişi kurulundan ise çekişmeli taşınmazları komşu taşınmazlar ile birlikte ele alan, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerini ortaya koyan, mera vasfında olup olmadıklarını, komşu mera parsellerden ne şekilde ayrıldıklarını izah eden ve taşınmazların farklı yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların davacı dayanağı tapu kayıtları kapsamında olduğunun tespiti halinde tapu
kaydının kapsamına göre, tapu kaydı kapsamında olmadıklarının ancak toprak tevzi çalışmaları sırasında mera olarak haritaya bağlanan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde toprak tevzi çalışmalarından sonraki zilyetliğin hukuken bir değeri olmayacağı da gözetilerek Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının, toprak tevzi çalışmaları sırasında haritaya bağlanan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde Kadastro Kanunu’nun 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılarak, öncesi mera olan yerlerin kazanılamayacağı ve mera bütünlüğünü bozacak tarzda karar verilemeyeceği de gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi davacı adına tescile karar verilen bölümler dışındaki bölümlerin de iptal edilerek yeniden tescil kararı verilmesi de isabetsiz olup, davacı ……. vekili ve davalı Hazine vekili temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.