Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/18454 E. 2016/490 K. 01.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18454
KARAR NO : 2016/490
KARAR TARİHİ : 01.02.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında …. Mahallesi çalışma alanında bulunan 2963 parsel sayılı 126,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve …’in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, yörede yapılan 22/A uygulaması sonucu 366 ada 101 parsel numarasını alarak, yüzölçümü 151,06 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 366 ada 101 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 27.5.2015 tarihli ek raporunda (C) harfi ile gösterilen 82,60 metrekarelik kısmının davacı …’ın zilyetliğinde olduğunun tespitine, fazlaya dair talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında 2963 parsel sayısı ile tespit edilen (366 ada 101 sayılı parsel) taşınmazdaki kulanıcı şerhinin iptali ve kendisinin kullanıcı olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesi istemi ile dava açmıştır. 17.4.1986 tarihinde 2018 parsel numarası ile 131 metrekare yüzölçümlü olarak orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın 18.06.2010 yılında yapılan 2/B çalışmalarında, fen bilirkişisinin dosyada bulunan 27.05.2015 tarihli ek raporu ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 68,46 metrekarelik bölümünün dava konusu 2963 sayılı; (B) harfi ile gösterilen 59,54 metrekarelik bölümünün ise dava dışı 2964 parsel sayılı 2/B parselleri kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşınmazın ifraz edildiği 2048 sayılı parsele davalı tarafça ecrimisil ödenmiş olmasının (A) harfi ile gösterilen 68,46 metrekarelik bölümü yönünden kullanımına karine oluşturduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; 1986 yılında yapılan tesis kadastrosundan sonra 2018 parsel sayılı taşınmaz ifraz edilerek 2010 yılında kullanım kadastrosuna tabi tutulmuş olduğuna göre varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmediği gibi; yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya elverişli değildir. 3402 sayılı Yasa’nın Ek 4/1. maddesi 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle kadastrosunun yapılacağını belirtmiştir. O halde kullanım kadastrosu yapılan alanda, tespitin yapıldığı tarih itibarı ile fiilen zilyet olan, başka bir ifade ile taşınmazdan faydalanan kişilerin taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde kullanıcı olarak belirtileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları ile keşif yapılarak davacı ve davalının tespit tarihi itibariyle zeminde fiilen kullandığı bölümlerin gösterilmesi istenmeli, taşınmazın davacı ve davalı tarafça kullanılan kısımları arasında çit, duvar, ağaç, tump vs. gibi ayırıcı bir sınır bulunup bulunmadığı belirlenmeli, fen bilirkişiden davacı ve davalının zeminde fiilen kullandığı kısımları raporunda göstermesi istenmeli, bu suretle keşfi izlemeye ve beyanları denetlemeye imkan verir şekilde rapor düzenlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkiler de yöntemince giderilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek ve zeminde fiilen kullanılan sınırı gösterecek şekilde düzenlenmeyen yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacı … ve davalı …’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.