Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/1742 E. 2015/14530 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1742
KARAR NO : 2015/14530
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

.

MAHKEMESİ: KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2014
NUMARASI : 2011/24-2014/53

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında . Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 2, 117 ada 1, 18, 22, 120 ada 2 ve 121 ada 7 parsel sayılı sırasıyla 3.998.36, 2.782.51, 15.597.92, 26.663.89, 6.196.28, 10.989,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 116 ada 2, 117 ada 18 ve 22 parseller emlak kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, 117 ada 1, 120 ada 2 ve 121 ada 7 parseller ise vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar …… ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı …… irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tereke adına tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 116 ada 2, 117 ada 1, 18, 22, 120 ada 2 ve 121 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro tespitine itiraz davalarında dava şartlarının ve taraf yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının tespit tarihine göre belirleneceği kuşkusuzdur. Mahkemece keşif tarihi olan 2014 yılı itibariyle davacının taşınmazları 15 yıllık süre içinde kullanmadığı açıklanmış ise de tespit tarihi olan 2008 yılı itibariyle söz konusu sürenin 9 yıllık bir zamana tekabül edeceği açık olup bu sürenin iradi terk sayılıp sayılamayacağı değerlendirilmemiş, davacının taşınmazları kullanmama süresine ilişkin olarak bilirkişi ve tanık beyanları arasında ortaya çıkan çelişki usulünce giderilmemiş, davacının taşınmazlarda asli zilyet olduğunu, davalı tarafın ise davacının kiracı sıfatıyla fer’i zilyet olduğunu savunmalarına rağmen var ise davacının terk iradesinin neden kaynaklandığı, bir başka deyişle asli zilyetliğe son vermek mi yoksa fer’i nitelikte kiracı sıfatıyla kullanmaya son vermek mi olduğu hususu açık olarak belirlenmemiştir. Kaldı ki temyiz incelemesi aynı gün yapılan 2015/2658 Esas sayılı dosyada “benzer nitelik ve sürede” davacının taşınmazı kullanmadığı belirtilmesine rağmen söz konusu kullanmama tespit tarihi itibariyle iradi terk sayılmamış, bu hali ile aynı iddia ve savunmalar ile açılan ve yürütülen bu dava dosyasında kullanmama durumunun iradi terk sayılma gerekçesi açıklanmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle; çekişmeli taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının edinme sebebi içerikleri, davalıların her dosya için dayanağı delillerin aynı olması, başka dosyalarda taraf olan kişi ve tanıklığa engel yakınlığı bulunan akrabaların tanık veya yerel bilirkişi sıfatıyla dinlenilmek suretiyle oluşabilecek usuli hataların engellenmesi, davacıların asli zilyet oldukları gerekçesiyle açtıkları davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyebileceği, davaların en kısa zamanda ve en az masrafla görülmesi ve kararların birbiri ile çelişmemesi için aynı nedenle ve aynı davalılara karşı açılan dava dosyaları birleştirilmeli, davalılar tarafına bu ve benzer bir çok dosyada sundukları delil dosyasında yer alan tapu ve vergi kayıtlarından hangi kaydın hangi taşınmaza ait olduğunu bildirmeleri için süre verilerek bu yolla dayanılan tapu ve vergi kayıtlarının her taşınmaz için ayrı ayrı açık tarih ve sayısı belirlenmeli, davalı tarafa delil listesinde bildirdikleri tanıklarının dinlenmesi için masraf yatırtılarak keşif gün ve saati adı geçen taraf tanıklarına bildirilmeli, bundan sonra mahallinde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, taraflar ile akrabalığı ve davası olmayan gerektiğinde komşu köylerden belirlenecek yansız, yerel bilirkişi, fen bilirkişi, ziraat bilirkişi, tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında yukarıda belirtilen şekilde açık tarih ve sayısı belirlenecek davalı dayanağı tapu kaydı ile yapılacak araştırmaya göre varsa tapu kayıtlarının haritası uygulanıp kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmelidir. Ancak tapu kayıtlarının krokisi zemine uygun değilse ve uygulama kabiliyeti yok ise veya dayanak tapu kayıtları harita-krokiye bağlı değilse tapu kayıtlarının sınırlarına itibar edilmelidir. Taraf dayanağı tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraf tanıklarının bilgisine başvurulmalı ve bu suretle taraf dayanağı kayıtların kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Keşif icrası sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından tapu kayıtlarının ihdası, intikali, intikal sırasında hudutlarda ve miktarda değişiklik varsa bu değişikliğin nedeni, hudutların arz ettikleri özellikler hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Davalı dayanağı tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsel ile bunlardan hükmen kesinleşenler varsa bu dosyalardaki kayıt uygulaması tapu kaydına kapsam tayin edilirken göz önünde bulundurulmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların hudutları ile kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde usulünce zilyetlik araştırması yapılmalı, bu cümleden olarak dava konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, taşınmaz üzerinde davacı veya bayisinin zilyet olup olmadığı, zilyet olmuş ise özellikle davalıların dayanağı vergi kayıtları, 1961 ve 1962 tarihli hasılat belgeleri, 1978 tarihli kira sözleşmeleri, 1966 tarihli tutanaklar ile Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen mülkiyetin tespitine dair karar içerikleri ile diğer bilgi ve belgeler okunarak bu zilyetliğin malik sıfatıyla asli zilyetlik mi yoksa asli zilyede bağlı olarak sürdürülen kiracı sıfatıyla fer’i nitelikte zilyetlik mi olduğu, bir başka deyişle taşınmazın davacılar tarafından kendi adlarına malik sıfatıyla asli zilyet olarak mı yoksa kiracı sıfatıyla davalılar adına mı kullandıkları, zilyetliğin başlangıç günü ve açık süresi, davacı tarafça taşınmazın kullanımına ara verilip verilmediği, verilmiş ise ne kadar süre ile kullanılmadığı hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, çekişmeli taşınmazların davalıların miras bırakanı …….’den kiralanması halinde adı geçenin ölümünden sonra davalılar tarafına kira bedeli ödenip ödenmediği özellikle araştırılmalı, somut olayın özelliğine göre davacı taşınmazlar üzerinde asli zilyet iken kullanımlarına ara vermiş ise belirlenecek süreye göre söz konusu kullanılmayan sürenin tespit tarihi itibariyle iradi terk sayılıp sayılamayacağı hüküm yerinde tartışılıp değerlendirilmeli, tespit tutanağı içeriği gözetilerek tutanak bilirkişilerinin tümü yeniden keşif mahallinde dinlenilerek yerel bilirkişiler, tanıklar ve kendi beyanları arasında çelişki varsa taraf dayanağı kayıt ve belgeler eşliğinde söz konusu çelişkiler giderilmeli, komşu taşınmazların tesbit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tesbitlerine bir kayıt ve belge esas alınmış ise nizalı parsel yönünü sözü edilen kayıt ve belgelerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği üzerinde durulmalı, uzman bilirkişi fen elemanından keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli ayrıntılı ve gerekçeli, ziraat bilirkişiden çekişmeli taşınmazların niteliği, kullanım durumu, varsa kullanılmayan süreyi kesin olarak belirleyen rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

.