Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/11799 E. 2015/9794 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11799
KARAR NO : 2015/9794
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : POZANTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu A. Beldesi, B. Mahallesi çalışma alanında bulunan 499 ada 24 parsel sayılı 1.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Vedat isimli şahsın zilyetliğinde olduğundan bahsedilerek zilyetliğini ispatlayıcı evrak ibraz etmemesi nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve 1.133,00 metrekare yüzölçümüyle hükmen tescil edilmiştir. Davacı . …, satınalma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, niteliği ve içeriği itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi hükmüne dayalı kesinleşen kadastroya karşı açılan tapu iptal ve tescil davası niteliğindedir. Dava konusu taşınmaz, kadastro sonucu arsa vasfıyla Hazine adına tespit ve hükmen tescil edilmiş, davacı, çekişmeli taşınmazı 30 yıl önce önceki maliklerinden satın aldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tesciline esas Kadastro Mahkemesinin 1998/581 Esas sayılı dosyasındaki beyanlara göre, taşınmazın bulunduğu yöreye Tekir Yaylası dendiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla da A. Beldesinin yayla niteliğinde olduğunun anlaşıldığı ve davacı vekili tarafından da verilen kesin süreye rağmen delil ibraz edilmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir. Pozantı Kadastro Mahkemesinin 1998/581 Esas ve 2001/57 Karar sayılı dosyasında; davacı … tarafından çekişmeli 499 ada 24 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün yol olduğu iddiasıyla dava açılmış, mahkemece bu bölümün yol olarak terkinine karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek 07.02.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Bahsi geçen bu dosyada çekişmeli taşınmazın yayla vasfında olduğuna dair bir niteleme bulunmadığı gibi, keşif anındaki mahkeme gözlemi ve ziraat bilirkişi raporunda da bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Temyiz incelemesine konu dosyada ise, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın vasfı konusunda bilirkişi raporu alınmamış, taşınmazın kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususunda yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat ve fen bilirkişileri katılımı ile keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve varsa dayanakları ile denetlenmeli, ziraat bilirkişisinden taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarını irdeler şekilde ve komşu parsellerin toprak yapıları ile mukayeseli ayrıntılı ve gerekçeli rapor istenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.