Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/11432 E. 2015/9792 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11432
KARAR NO : 2015/9792
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : KURŞUNLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2014
NUMARASI : 2013/61-2014/20

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Ç. Köyü çalışma alanında bulunan temyiz konusu 105 ada 11, 128 ada 16, 140 ada 112 ve 142 parsel sayılı 21.301,45, 2.642,88, 4.197,53 ve 3.573,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı Ş.. Ç.. ve davalılar H.. Y.. ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Ş.. Ç.. bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların kendisi ve davalı kardeşleri S.. Ç.., D.. Ç.. ve Alaettin ait olduğu iddiasıyla tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı Ş.. Ç.. ile davalılar S.. Ç.., D.. Ç.. ve Alaettin adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar H.. Y.. ve S.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların öncesi davacının murisi A.. Ç..’a ait iken senetle çocuklarına bağışlandığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir. Çekişmeli taşınmazların 1/2 hissesi Sadık ve Gülsüm oğlu Ali’nin çocukları Dilaver, Sadık, Şaban ve Alaettin, 1/2 hissesi de Mehmet ve Gülsüm kızı Ayşe’nin çocukları Mehmet, Şerife, Satılmış ve Hidayet adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, taşınmazların babaları A.. Ç..’a ait iken 26.10.1978 tarihli hibe senedi ile çocukları Dilaver, Sadık, Şaban ve Alaettin’e bağışlandığı, o tarihten beri de kendi zilyetliklerinde olduğu iddiasıyla dava açmış; davalılar Hidayet ve ise, taşınmazların kök muris Sadık’tan geldiğini ve anneleri Gülsüm’ün sonra vefat etmesi nedeniyle kendilerinin de hak sahibi olduklarını savunmuştur. Mahallinde yapılan keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ise, çekişmeli taşınmazların öncesinde Ali’ye ait olduğunu ve onun kullandığını, ölümünün ardından da çocukları Dilaver, Sadık, Şaban ve Alaettin’in kullanmaya devam ettiğini belirtmiştir. Buna göre uyuşmazlık, taşınmazların öncesinin kök muris Sadık’a mı, yoksa oğlu Ali’ye mi ait olduğu, Ali’nin ise adı geçenin çekişmeli taşınmazları ne şekilde edindiği noktasındadır. Ne var ki, mahkemece bu husus sorulup açıklattırılmamış, yerel bilirkişi ve tanıklarında bu konuda beyanları alınmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve senet tanıkları katılımı ile keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kök muris Sadık’tan geldiğinin belirlenmesi halinde ne şekilde Ali’ye kaldığı (taksim, satış, bağış vs.) etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, senette imzası bulunan tanık ve köy ihtiyar heyeti üyelerinden de, senedin çekişmeli taşınmazlara ait olup olmadığı, zilyetliğin senet alıcısına devredilip devredilmediği hususlarında bilgi alınmalı, beyanlar arasında çıkabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, taşınmazların Sadık’tan geldiği ve taksim, satış, bağış gibi nedenle Ali’ye kalmadığının tespiti halinde Gülsüm dolayısıyla davalıların da miras haklarının bulunduğu dikkate alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar Hidayet ve S.. Y..’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.